Ben ömrü hayatımda, yabancı ülkelerin orduları hakkında analiz yapan Türk yazarına ve yazısına hiç rast gelmedim bu güne kadar, ya siz? Dün Mısır'lı bir gazeteci Muhammed El Sammmak, bu gün ise Amerika'dan (ismi saklı) bir The Economist yazarı, derin bilgi ve deneyimlerini paylaşıyorlar bizimle.
Tabii bunlar hep (ismi saklı) sn. editörün katkıları ile olmakta!!!
Ne menem bir demokrasi geçmişi olduğunu iyi bildiğimiz Mısır ve dünyanın başına büyük buhranı patlatan bu ülkelerde, sanırsınız herşey güllük ve gülüstanlıktır. Her meselelerini halletmişler ve başka işleri kalmamıştır da Türk Ordusu'dur en önemli sorunları..
Hayretler içine düşmemek elde değil!!
Yarın ki gazetelerde Yunanlı ve Ermeni komşu yazarlarının yazılarını görmezsek, büyük eksiklik duymalıyız herhalde. Ne düşünür Hristo, Arto ne düşünür diye çatlayacağız orta yerimizden vallahi de, Billahi de!!
Benim bunlardan çıkardığım; Basınımızın en büyük eksikliği yabancı ülke ordularının ahvali hakkında yazan-araştıran gazetecilere sahip olmamamızdır!!
Bu mudur yani, ilahi bu mudur mesele, bu mudur??
Haberin jeneriğini hazırlayan kişiye de ne kadar teşekkür etsek az, gerçekten bu postal durumu çok güzel resmetmektedir. Vah zavallı mağdur postal diyesi geliyor insanın!!
Bütün bu olanlar için ne kadar yazsak az olur daaa, biz işi ustasına bırakıp haddimizi bilelim diye düşünüyorum ve işte üstadın dışardan gazel okuyanlara cevabı!
Herkesin ıssa alması için, yaşı geçkin bir hanım Nazım Hikmet'e kartpostal şairi demişti. Telefonla bağlanan Can Yücel hiç selam bile vermeden şu cümleyi sarfetti... Hanım, kart sizsiniz, postal da size girsin... ne dersiniz uymuş mu, uygun düştü mü konuya?
Uysa da uymasa da yazmış bulunduk bir kere.
Zira Nazım ve Can Yücel'li bir hikayeyi sizinle paylaşmamak olmazdı!!
Levent Uzunlar