Mümtaz'er Türköne, derin diyalektik kavrayışını politika alanına uyarlayarak, antitezlerini silip süpürmüş bir AKP'ye alternatif aramış. Ne de olsa, doğa boşluk tanımaz. Bulmuş: Alabildiğine liberal bir sol. Uymuş...
“Her varlık zıddı ile kaimdir.” Üsluba bakıp da bir ilahî metnin meali sanmayasınız, Mümtaz’er Türköne, diyalektiğin ilkeleri faslına giriş yapıyor. Nitekim, “Değişim dediğimiz şeyin kendisi bu zıtlar arasındaki mücadelenin eseridir” diyerek bunu geliştiriyor hemencik. Yazısının ana teması da tez-antitez-sentez! Hâşâ, Marks’a bulaşmaz da, hani idealizmine binaen bir Hegel çalışması mı derseniz, ilgisi yok. AKP’ye alternatif arıyor hazret...
Dünkü Zaman gazetesindeki yazısının başlığı “AK Parti’nin antitezi kim?” Bayram değil seyran değil, niye bu canım teze bir antitez arayışına girmiş ki diye sorabileceklere, ipucu veriyor: “Diyalektiğin kuralıdır: Her varoluş kendi yok oluş tohumlarını içinde taşır.”
Güzel, diyalektik yaklaşımı imanını bozmayacak raddede kabullenmiş ve ona göre tavır alıyor hayata. Bunun altında yatan, AKP’nin suyu ısındı, yerine ikame edecek birşeyler bulmalı telaşı gibi. İşin burasına takılmayalım.
AKP’nin, dolayısıyla, “yaslandığı sosyo-politik geleneğin” antitezi, şimdiye kadar sivil-asker bürokrasi ve büyük sermaye imiş. Yazının burasında gözlerini devirenler olabilir diye, parantez içinde “bugün ortada görünmeyen” demiş büyük sermaye için. Nere gittiler acep, başlarına bir iş gelmiş olmasın? Şimdi buradaydılar yahu! İster misiniz, AKP tezinin bir parçası haline gelmiş de, o yüzden boş yere antitez kompartımanına bakıp bulamıyor olalım? Neyse, çıkarlar bir yerden, devam edelim biz.
Bu tezle antitez çatışmasında, AKP rakibini yemiş bitirmiş. AB, hukuk, sivilleşme, demokrasi, açılım filan almış başını giderken, rakibi cılız darbe girişimlerinden başka bir yanıt veremeyince, hükmen yenik sayılmış pasif dövüşten. Hadi bakalım, kaldı mı ortada sipsivri bir tez. İyi de, olmaz ki, bir antitez bulunmalı hemen, yoksa diyalektik güme gidecek. Canım, parayla mı verdiler giderse gitsin, bizimki sade tezli olsun diyenler, bir daha düşünsün. Her var olan, bir gün yok olacak. Bu farklı ifadelerle kutsal metinlerde de geçiyor, ona da karşı gelecek değilsiniz ya. Boşalan yeri ne dolduracak? İşte Mümtaz’er Türköne’nin derdi bu, siz daha uyuyun.
Efendim, tez ve antitez, aynı zamanda alternatif demektir. Halkımızı bundan mahrum bırakmamak için, AKP’yi istemeyenler, aha bunu seçsin diyecek ki, boşlukta biçare kalınmasın. Hem antitezinden ayrı düşmüş bir tez, “sermayesi tükenenler”ce, diktatörlük gibi algılanır, bakın bu sakıncası da var.
Ne o antitez? Mustafa Sarıgül! Bıraksın Sarıgül, zaten AKP’nin antitezleri kapsamında sırtı yere gelmiş CHP’ye alternatif olmayı da, AKP’ye antitez olsun. Olur mu? “Türkiye'de mantıklı olanlar dışında her şey mümkün olduğuna göre biraz zor” diyor Türköne. Yani bu mantıklı da toplum mantıksız...
Sonra da sıralıyor AKP’nin antitezinin taşıması gereken nitelikleri:
“Yıllık GSMH'si bir trilyon dolara ulaşmış bir ülkede herkesin boyun eğeceği temel ilkeler, serbest piyasanın kuralları olur. O zaman AK Parti'nin antitezinin tereddütsüz biçimde sivil ve alabildiğince liberal bir sol olması lâzım. Siyasî özgürlükler ile ekonomik özgürlükler arasındaki sebep sonuç ilişkisine dayanan bir kitlesel sol anlayış. Az ideoloji, bol pragmatizm, sivil-özgürlükçü ve iktidarı hedefleyen bir sol perspektif. AK Parti'nin artan gücünden şikâyet edenlerin bu antiteze emek harcamaları lâzım.”
Mümtaz’er abi, bu antitezse tez ne kurban olayım, ya da, bi de sentez olacaktı, denklemi nasıl tamamlayacağız gibi soruları zinhar aklınızdan geçirmeyin. Böyle teze böyle antitez uyduranın, sentezinden sual olunmaz.
Aslında, niye ya AKP ya Sarıgül dediğini düşünüyoruz ki? Alevileri de kapsayan başka sol girişimlerden de söz ediyor Türköne, hem yeni, hem sol, hem bu nitelikleri haiz... Liberal, az ideolojili, bol pragmatik, sivil-özgürlükçü... Pardon, “iktidarı hedeflemeli” maddesi de varmış, yok, o olmaz...
Kaynak: haber.sol.org.tr