|
Yaşam öğütleri (II)Kategori: Yaşam öğütleri | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 22 Kasım 2009 03:15:10 Uygarlığın beşiği genellikle Mezopotamya ve Mısır olarak kabul edilir. Fırat ve Dicle ırmaklarının suladığı Mezopotamya ve Nil nehrinin suladığı Mısır ilk kez tarımın geliştiği, tarım yapmak için insanların göçebelikten yerleşik yaşama geçtiği, tarımın fazla üretiminin kentlerde tarım yapmadan yaşama olanağı bulan bir sınıfa yol açtığı kabul edilir.
Geçen hafta Amerikan yerlilerinin kurallarından sözederken, bunların genel ahlâk kurallarını içerdiği, gündelik yaşama ilişkin buyruklar bulunmadığı dikkatimi çekmişti. Oysa dünyanın ilk yazılı “anayasa”sı kabul edilen Hamurabi yasaları yerleşik kent kültürünün, ticaretin, kent içinde insanların toplumsal ilişkilerini ayrıntılarıyla düzenleyen yasalar getirir. Paris’teki Louvre müzesinde 2.25 m. yüksekliğinde, 75 cm genişliğinde kara bazalttan bir dikilitaş vardır. Sümerlerin 700 yıl kadar süren egemenliğinden sonra, M.Ö. 1780 yılı dolaylarında, Akad’ların kıralı Hamurabi yasalarını bu kara taşa kazıtmış. Taşın tepesinde tahtında oturan sakallı bir tanrı var. Tanrı Şamaş’ın karşısında ayakta Hamurabi duruyor. Yasaları Şamaş Hamurabi’ye uzatıyor. Bunun altında da yasalar kazınmış. Tanrıdan gelen buyrukları yürürlüğe koyan Hamurabi’ye, onun yasalarına karşı çıkmak, Şamaş’a karşı çıkmak sayılıyor. Demek ki yasaların “tanrı buyruğu” olması Hz. Musa’dan da, Hz. İsa’dan da, Hz Muhammed’den de öncelere dayanıyor. Yasaların önsözünde Hamurabi şöyle diyor: “Tanrı, Tanrıdan korkan asil prens ben Hamurabi’yi ülkede hak düzenini kurmak, kötüleri ve kötülük yapanları yok etmek, güçlünün güçsüze zarar vermesini önlemek ve siyah saçlı insanları Şamaş gibi yönetmek, ülkeyi nura kavuşturmak ve insanlığın iyiliği için çalışmakla görevlendirdi.” Hamurabi yasası 282 maddeden oluşuyor. Bunların hepsini size sıralayacak değilim. Bir iki ilginç maddeyle yetineceğim. “Bir kişi bir başkasına bir suçlama yöneltirse sanık nehre atılacak. Boğulursa suçlayan kişi onun evine sahip olacak, kurtulursa suçlayan kişi idam edilecek, evi sanığın olacak”. Yüzme bilmek ne kadar önemli! Orta çağda cadı avına çıkan Hıristiyanlar bunun daha garibini yapmışlar. Cadı diye suçlanan kadın suya atılıyor, boğulursa suçsuz olduğu anlaşılıyor, boğulmazsa cadı olduğu kanıtlanmış oluyor ve diri diri yakılıyor. Neyse Hamurabi’ye devam: “Bir yargıcın verdiği kararın yanlış olduğu ortaya çıkarsa, yargıç, verdiği cezanın 12 katını ödeyecek ve bir daha yargıçlık yapamayacak”. “Tanrıya ya da saraya ait birşey çalan kişi bunun 30 katını, mal özgür bir kişiye aitse 10 katını ödeyecek. Ödeyecek parası yoksa idam edilecek”.(Zenginle fakir için farklı adalet). “Tarlayı işlemediği için ürün alamayan kişi, tarlayı sahibine geri verecek”. “Bir tacir yatırım için parasını bir aracıya verir de aracı zarara uğrarsa, tacire parasını geri verecek”. “Meyhaneci kadın verdiği içki için fazla para alırsa nehre atılacak”. “Borcunu ödeyemediği için kendini, karısını ya da çocuklarını satan kişi 3 yıl alacaklıya kölelik yapacak, dördüncü yıl salıverilecek”. “Bir erkek karı alır ama onunla cinsel ilişkide bulunmazsa, kadın onun karısı sayılmayacak”. “Bir erkek karısını bir başka erkekle basarsa ikisi de bağlanıp suya atılacak; ancak erkek karısını affedebilecek.” “Bir erkek bir başka erkeğin bakire sözlüsünün ırzına geçerse erkek idam edilecek, kız salıverilecek”. “Bir erkek çocuklarının anasından ayrılmak isterse çeyizini ve malının mülkünün bir kısmını çocukları yetiştirmesi için kadına verecek”. “Bir erkeğin karısı ayrılmak isterse, borca girmişse, yuvasını yıkmaya çalışırsa, kocasını ihmal ederse ve mahkûm edilmişse kocası onu salıverebilir. Salmak istemezse ve yeniden evlenirse, o karısı kocasının evinde hizmetçi olarak kalır”. “Erkek, karısının çocuğu olmadığı için ikinci bir karı alırsa, ikinci karı birinci karıyla eşit olmayacak”. “Bir kadın bir başka erkekle komplo kurup kendi kocasını ve adamın karısını öldürürse, ikisi de kazığa oturtulacak”. “Kızıyla cinsel ilişkide bulunan erkek sürgün edilecek”. “Bir erkek annesiyle cinsel ilişkide bulunursa, ikisi de yakılacak”. “Bir oğul babasına vurursa elleri kesilecek”. “Birisi bir başkasının gözünü çıkarırsa onun da gözü oyulacak, dişini kırarsa, onun da dişi kırılacak, kemiğini kırarsa onun da kemiği kırılacak”. “Bir köle özgür bir insana vurursa kulağı kesilecek”. “Bir doktor ameliyatta birinin ölümüne neden olursa elleri kesilecek; ama ölen köle ise onun yerine sahibine bir başka köle verecek”. “Bir usta evi doğru dürüst yapmaz ve ev yıkılır da sahibi ölürse, usta idam edilecek, sahibinin oğlu ölürse ustanın oğlu idam edilecek”. “İşçi çalıştıran kişi günlerin uzun olduğu Nisan’dan Ağustos’a kadar işçiye günde 6 gerah, diğer aylar günde 5 gerah para ödeyecek”. Hamurabi’nin kanunlarında tarla ile, ürünlerle, kölelerle, öküzlerle, teknelerle ilgili daha birçok hüküm var. Bir kişiyi hapse atarak beslemek o gün için büyük bir lüks. İnsan ister istemez Evren’in “ne yâni öldürmeyelim de besleyelim mi?” lâfını hatırlıyor. Biri M.Ö. 1780 yılında, öteki M.S. 1980 yılında. Eh çağdışı bu kadar olur! Hapis cezası yok, göze göz, dişe diş, el, kol kesme, göz çıkarma, kazığa oturtma, yakma, suya atma, idam etme var. Hamurabi’den yaklaşık 800 yıl sonra Filistin’de ilk Yahudi devleti kuruluyor. Bundan yaklaşık 300 yıl sonra da, Davut ve Süleyman’dan sonra M.Ö. 722’de Asur kıralı II. Sargon İsrail kırallığını yıkarak bütün Yahudileri Babil’e sürüyor. Babil, Hamurabi yasalarının halâ geçerli olduğu yer. Serüvenimize haftaya devam edelim.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|