|
Martısız Ada BerlinKategori: Berlin Günceleri | 0 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 31 Ekim 2009 22:37:33 İki Almanya'nın birleşmesini bir buçuk milyona yakın insan dans ederek, şarkı söyleyerek, eğlenerek kutladı bugün Berlin'in merkezinde. Ünlü Duvar'ın yıkılmasına hayıflananlar olduğu gibi, daha yüksek duvar örülmesini isteyenler bile var.
Berlin Günceleri 28 Eylül – 4 Ekim 2009 28 Eylül, Pazartesi Mutlaka yapacağım o seçkiyi, haftanın günleri şiirlerini bir kitapta toplayacağım. Metin Eloğlu’nun Yumuşak G kitabında yer alan Behçet Necatigil üzerine yazdığı şu dizeleri de unutmayacağım elbette: “Tüm cumalar niye perşembeci değildir, hiç çarşambalandınız mı?” Sonraki dize de enfes! “Türkiye’ciliğimi niçin gerneşiyor?” Haftanın günlerinin üstümüzdeki baskısı ne çok imgede hayat buldu başka biçimde, işte ben bunun peşine düşeceğim bu rezil rüsva pazartesinin ipliğini pazara çıkarmak için. 29 Eylül, Salı Lettre İnternational’in Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yılı için hazırladığı özel sayıya benim de emeğim geçtiği için seviniyorum. Benim “Martısız ada Berlin” sözümü kentle ilgili alınan alıntılar bölümünün başlığı yapmışlar. Sevindim. Evet, bir zamanlar Demokratik Almanya topraklarında hiç durmadan geçip giderdik Batı Almanya’ya. Berlin gölleriyle de zengin bir kent ama gel de bir tek martı bul başkentte! Nerede İstanbul’daki çığırtkan martılar! Bendeki bu gözlem günün birinde bir konuşmamda / söyleşide ettiğim bu cümleyle hayat buldu. O da bu önemli derginin özel sayısında yer aldı. Berlin, artık ada gibi değil ama hâlâ martısız bana göre. 30 Eylül, Çarşamba Anne Frank’ın “Hatıra Defteri” miydi okuduğum kitabın başlığı. Şimdi anımsamıyorum ama “günlük” değildi kesin olarak. Fischer yayınevinin Cep Kitapları dizisinden çıkan “Günlük”lerini görünce dayanamadım, aldım. 14. baskıya ulaşmış kitap 317 sayfa; fotoğraflı üstelik. İkinci Dünya Savaşı felaketinin ve Faşizmin içyüzünü dünyanın gözleri önüne seriyor Anne Frank. Yıllar önce Anne Frank’ın fotoğraflarından, günlüklerinden ve yaşadığı ortamdan derlenen belgelerle oluşturulan bir sergiye gitmiştim. Nasıl da etkileyiciydi bu sergi. Serginin katalogu hâlâ duruyor kitaplığımda. Adım adım ölüme yaklaşan bir kızın faşizme, dünyaya, çevresine, hayata... bakışını içeriyor bu can alıcı günlükler. Merak ettim dilimize tümüyle bu günlüklerin aktarılıp aktarılmadığını. 18 Mart 1943’te şunları yazmış defterine: “ Çok Sevgili Kitty! Türkiye savaşa girmiş. Çok heyecanlı. Sabırsızlıkla radyonun vereceği haberi bekleyelim.” Türkiye savaşa girmedi ama çok yaklaşmıştı. Anne Frank’ın içinde yaşadığı o dayanılmaz ortam onu nasıl da her şeyle, özellikle savaşla, ilgilenmek zorunda bırakmış! 1 Ekim, Perşembe Çocuk şiirlerimi yolladım dün gece Çizmeli Kedi yayınlarına. Yayınevinin adını çok sevdim. Bir de yayımladıkları kitapları taradım internetten. (Kitap kapakları da albenili ve güzeldi!) Gerçi hiç şiir kitabı yoktu ama, olsun varsın dedim. Bugün, dosyamı kabul ettiklerini, basmak istediklerini okumayayım mı? (Bu ne hız!) Nasıl sevindim! Sonra oturdum kendimle olan çelişmemi düşündüm. Ben, kulak çınlamama neden olduklarını düşündüğüm için, ortaokul düzeyindeki çocuklardan nefret ediyorum. Ama çocuklar için de şiirler yazıyorum! Babasız büyüyen biri nasıl olur da çocuklardan nefret eder? Üstelik kendi çocuklarım “anne” diye ağlamadılar, hep “baba” diye ağladılar. Ben onlara öyle düşkünken tutup çocuk şiirleri yazmam onları sevdiğimi göstermiyor mu? Yayınevinin ilk şiir kitabı Elimi Tut Anne olacak. Aslında kitabın başlığı “Elimi Tut Baba” olmalıydı. Babasız büyüdüğümden bu başlık daha çok yakışacaktı benim dünyama. İsim annesi Betül Tarıman olmasaydı, değiştirirdim başlığı. 2 Ekim, Cuma Salonu boyamaya başladık. Tavan en zoruydu ve zordan başladım. Kollarım kopsa da, bitecek bu tavan. O beni bitiremeyecek ama ben onu bitireceğim. Öyle de oldu. Ev boya kokuyor. Bu kokuyu seven var mıdır acaba? Sonra kendime sordum benim elimden ne gelir diye? İşte bal gibi badana boya da yapabiliyorum! Ufak tefek tamiratlar da gelir elimden. Sıkışınca daha pek çok şeyi yapabiliyorum evde, evle ilgili. Okumama, yazmama engel olduğu için bu tür işlere hiç sıcak bakmıyorum ama, benim sıcak bakmamı bekleyen kim! 3 Ekim, Cumartesi Tavanı bir daha boyadım yan duvarlara geçmeden önce. İlkin renkli yapacaktık duvarları. Renk konusunda anlaşamadık Rahime’yle. Ben beyaz kalmasından yanaydım, o açık sarı, ya da uçuk pembe. Tavan kurumadığı için bantlayamadık. Sonra benim beyaz üzerine çektiğim nutuk, beyazda derinlik bulduğumu kanıtlamaya uğraşmam ve ona ikna çabalarım işe yaradı mı bilmiyorum ama sonunda beyaza “evet” der demez Rahime, işe öyle bir giriştim ki, kısa sürede bitiriverdim tertemiz bir biçimde tüm duvarları. Aklımdan dizeler, imgeler geçse de, önümdeki (elimdeki) işe verdim kendimi iyice. Gören de bu işi ne çok sevdiğimi sanacak! Karanlık çökmeden duvarlar bitti. Kollarım fena halde ağrıyor. Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin ortadan kalmasının ve iki Almanya’nın birleşmesinin 20. yılında Alman ekonomisi istenildiği ölçüde şaha kalkamadı ne yazık ki. Her çalışandan hâlâ “Doğu’ya yardım” parası kesiliyor. Demokratik Almanya kentlerinin, kasabalarının, köylerinin alt ve üstyapısı adam olsun diye uğraşılıp duruluyor bunca yıldır. Bugün her yer kapalı, çünkü iki Almanya 20 yıl önce birleşti ve onun için de bugün tatil ilân edildi. 4 Ekim, Pazar Küçük rötuşlar yaptım eksik yerlere. Tabloları astım yerlerini değiştirerek. Camı sildik Rahime’yle birlikte. Salon boya kokuyor, sesimiz yankılanıyor. Sonra kendimize ziyafet çekelim dedik ve pizza yaptık. Ben de şarabı açtım pizzanın yanına. Öğleden sonra da Akatalpa’nın Kasım sayısının yazısını yazdım. Faize Özdemirciler’in Kıbrıs koçaklaması sayılabilecek, dirençli, yürek sızlatan şiirlerinin yer aldığı Rumca Küstüm, Türkçe Kırıldım kitabı, Ada üzerinde oynanan oyunlara ciddi bir direnme geçmişi ve bugünü de kucaklayarak. İki Almanya’nın birleşmesini bir buçuk milyona yakın insan dans ederek, şarkı söyleyerek, eğlenerek kutladı bugün Berlin’in merkezinde. Ünlü Duvar’ın yıkılmasına hayıflananlar olduğu gibi, daha yüksek duvar örülmesini isteyenler bile var.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|