Türkiye'nin IMF ile anlaşması gerektiği yönünde görüş beyan eden çevrelerin kullandığı temel sav, IMF çapasının uluslararası piyasalar nezdinde hükümetin uyguladığı politikalara duyulan güveni ve doğrudan yabancı sermaye girişlerini artıracağı ve hatta aktarılan IMF kaynaklarının gelişmekte olan ülkelerde kalkınmanın finansmanını sağladığıdır.
Ancak, Türkiye’de de yaygın olarak kabul edilen bu söylem bilimsel gerçeklerle örtüşmüyor. Saygın akademik dergi ve yayınevlerinde bağımsız akademisyenlerce basılan makale ve kitaplarda ortaya konulan bilimsel veriler yukarıdaki savların tam tersini göstermekte. Bu bağlamda, Yale Üniversitesi kökenli iki meslektaşımızın Princeton ve Cambridge Üniversiteleri yayınevlerinden çıkardıkları kitaplarındaki bazı bulguları hatırlatmak yerinde olabilir.*
Nathan Jensen, IMF programlarının Doğrudan Yabancı Yatırım girişlerine etkilerini irdeliyor. Jensen, 1970-1998 yıllarını ve 70 ülkeyi kapsayan çalışmasında IMF ile anlaşan ülkelerin IMF ile anlaşması olmayan ülkelerden %25 daha az doğrudan yabancı sermaye çektiğini gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, IMF ile yapılan anlaşmalar aslında çok uluslu şirketlere ulusal makroekonomik ortamın sağlıklı olmadığını tescil ederek, sanılanın tam aksine, böylesi yatırımları caydırıcı etkide bulunmaktadır (Bu yatırımların ülke ekonomilerine olan getiri ve götürüleri ise başka bir yazının konusudur).
James Vreeland, IMF programlarını ekonomik büyüme, kalkınma ve gelir dağılımı üzerine etkilerini analiz ediyor. Vreeland, 1952-1990 yıllarını ve 135 ülkeyi kapsayan çalışmasında IMF anlaşmasının ekonomik büyüme ve kalkınmayı olumsuz etkilediğini gösteriyor: 135 ülke içinde IMF ile hiç anlaşmayanlar en hızlı ekonomik büyüme rakamlarına sahipken, IMF anlaşması altındaki ülkelerin büyüme oranları ise ortalama %1.6 puan daha düşük gerçekleşiyor. Ancak ilginç bir diğer bulgu ise ekonomik büyüme yavaşlasa bile sermayenin gelirlerinde artmanın devam ediyor olması. Vreeland’in IMF programlarının toplumsal eşitsizlikleri geliri emekten sermayeye aktararak daha da arttırması ve büyüme hızındaki düşüşe rağmen sermayenin kârlarında artışın devam ettiğine dikkat çekmesi önemli bir tespit. Diğer bir ifadeyle, IMF’den alınan borçlar ekonomik büyüme ve kalkınmayı artırmak yerine düşürmekte, gelir dağılımını ise emek aleyhine ve sermaye lehine bozmaktadır.
* Nathan M. Jensen. 2006. Nation-States and the Multinational Corporation: A Political Economy of Foreign Direct Investment. Princeton: Princeton University Press.
James Raymond Vreeland. 2003. The IMF and Economic Development. New York: Cambridge University Press.
Anlaşılan zaman zaman Türkiye’de de gözlemlediğimiz IMF’ye yönelik demokratik sivil toplum tepkileri meşru kaynaklardan besleniyor…