|
|
Ahmet Altan'a haksızlık bu...Kategori: Türkiye | 0 Yorum | 23 Eylül 2009 15:23:56 Vatan Gazetesi yazarı Mehmet Tezkan bugünkü yazısında ilginç bir tespitte bulunmuş: "Başbakan sadece 'Kürt açılımı' sözünü değil, 'Kürt' kelimesini de ağzına almamaya başladı... Başbakan çok sevdiği torba yasa gibi torba açılım derdinde... Anlaşılan içinde her nevi mesele olacak... Kimileri tarafından 'hükümetin çok cesur adımı' diye tanımlansa bile... Şimdilik ortada ne görünür bir cesaret var ne de adım...
Daha da fenası.. Sonuna kadar dense bile hafiften yan çizme faaliyetleri de var… En azından öteleme, daha geniş zamana yayma… İki kişi meselenin peşini bırakmıyor… Milliyet’ten Hasan Cemal… Radikal’den Cengiz Çandar… Kendilerini ’açılıma’vakfettiler… Kürt açılımı ile yatıp Kürt açılımıyla kalkıyorlar.. Yazıyorlar, televizyona çıkıp anlatıyorlar, kent kent dolaşıp nabız yokluyorlar, konferanslar veriyorlar…” Mehmet Tezkan’ın dediğine sonuna kadar katılıyorum da sanki bir kişiye haksızlık yapmış gibi geldi bana… Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan’ı niye bu listeye dahil etmemiş anlamadım. Belki de artık Ahmet Altan yazılarını okumuyordur Mehmet Tezkan… Ahmet Altan’ın iki yazısından bikaç tümceyi okuyunca şaşırdım: “Bugün yaşanan bütün bu “açılımlara”, eski bir imparatorluk kültürünün “modern bir cumhuriyet” biçiminde yeniden doğuşu olarak bir bakın. Hiç hissetmediğiniz bir güveni, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkesi, Ermenisi, Rumu, Yahudisi, Sünnisi, Alevisi, dindarı, dinsiziyle hep birlikte hissedebilirsiniz belki de…………….. Başbakan Erdoğan’ının Kürt açılımı konusunda yaptığı konuşmaları hayranlık ve minnetle izliyorum.” Demokrasiyi değişik yorumlayabiliriz, kafamızdaki sistemler değişik olabilir, ama kendisinin demokrat olduğunu söyleyen Ahmet Altan’ın, ister 2. ister 5. cumhuriyet olsun, demokrasi anlayışının Osmanlı’yla bütünleşeceğini kırk yıl düşünsem aklıma getiremezdim… Osmanlı tarihine baktığımızda bu yukarıda saydığımız halklar ne kadar yönetimde söz sahibi olmuşlar çok merak ediyorum gerçekten. Bilhassa Osmanlı’nın Türklere bakış açısı ciddi bir tartışma konusu bence… Ahmet Altan’ın hayranlık ve minnetle izlediği şeyin ne olduğunu biz neden anlamıyoruz, neden şu konuda hükümet şöyle bir açılım yapıyor diyemiyoruz… AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ne yapıyor aylardır, Kürt açılımıyla başladı, sonra demokrasi açılımı dedi, daha sonra başka isimler kondu, en sonunda Milli Birlik Projesi deniliyor… Anayasa değiştirilmeyecek denilen bir Kürt yada demokrasi açılımı… Daha sonra yavaş yavaş değiştireceğiz gibi garip bir açıklama… Yıllardır kullandığımız harflerin alfabeye girip girmeyeceği tartışmaları, herkes dil uzmanı kesildi HA’yı almışız da, HE ve HI’yı es geçmişiz, Q’yu da alacakmışız da, W esasında Latincede varmış, biz de o alfabeyi kullanıyormuşuz… Ben Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Ahmet Altan ve hatta Oral Çalışlar’ın Kürt yada demokratik açılımdan ne beklediklerini ve onların beklentilerinin nereye kadar hükümet tarafından gerçekleştirileceğini merak ediyorum… Yada daha değişik sorayım sorumu isterseniz, yukarıda saydığım isimler bu adını karıştırdığım açılımın ne kadarı yapılırsa memnun olacak yada düş kırıklığına uğrayacak… Bu sözüm ona açılımların 2010 Temmuz yada Ağustos ayında yapılacak bir erken seçim yatırımı olduğunu öğrendiklerinde ne diyecekler… Adının ne açılımı olduğu çok önemli değil aslında, Türkiye’de ciddi bir demokratik açılım yapıldığı takdirde sorunun çözüme ulaşacağına inanıyorum. Ama bildiğim bişey daha var, demokrasi açılımının demokrasiye inanan kişi ve kurumlar tarafından yapılabileceği. Kişi ve kurumlar derken de bu istemin halk tarafından gelmesi ve hem hükümeti, hem de devletini zorlaması gerekir diyorum. Yoksa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde demokrasiye inanan ciddi bir parti gözükmüyor. O yüzden şu anda öyle bir durum yok. Var olan durum açılım lafıyla beraber halkın gençlerin ölmesini istememesi, ancak gençlerin ister asker, ister Kürt olsun ölmemesini istemek tek başına demokrasiyi getirmiyor… Yani savaş bitince bir ülkeye demokrasi gelmiyor, demokrasi gelirse savaş bitebiliyor oysa… Demokrasi açılımı öyle bir noktaya geldi ki, açılımı destekleyen yada karşı çıkan herkes DTP’yi suçlamaya başladı… Açılımı destekleyenlerin bir kısmı işe hâlâ terörist diye bakıyor, DTP’nin daha uysal olması gerektiğini yazıyorlar… Peki o zaman bu nasıl bir Kürt yada demokrasi açılımı olacak, böyle bir açılımdan yukarıda ismi geçen aydınımsılar ne kadar memnun olacaklar… Ne diyor AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Anayasa değişmeyecek, yeter ki analar artık üzülmesin…” Olmadı, “Bu bir demokrasi açılımıdır, yeter ki artık analar üzülmesin…” Sonuç yok, “Herkes aynı kıbleye dönüyor, aynı duayı ediyor, yeter ki analar üzülmesin.” Sadece kendi tabanının bir kısmı ilgileniyor, yine açılım yok, bu kez “Bu sorunu muhalefet istemese de çözeceğiz, yeter ki analar üzülmesin…” “Gizli toplantı yapacağız, analar üzülmesin, yok toplantıyı açığa aldık analar üzülmesin… Parimin Kürt milletvekilleri konuşmasınlar, analar üzülmesin… Lazı, Ermenisi, Gürcüsü üzülmesin, analar da üzülmesin…” Tamam, analar üzülmesin de hangi hamleyle, siz anaların üzülmemesi için en ufak bir hamle görüyor musunuz? Benim son günlerde gördüğüm DTP’ye çattıkları ve yöneticileri gözaltına almaları dışında bir gelişme yok… İşte ben bu hayranlığı ve minnet duymayı bir türlü anlamıyorum, hele hele kendine hâlâ demokrat diyenlerin şeriatçı bir partiye bu duygularla yaklaşmasını hiç mi hiç anlamıyorum. Ama, Ahmet Altan’ın son dönemlerde dinle ilgili yazılarını okudukça sanırım anlamaya başlıyorum da ona çaktırmamaya çalışıyorum… Ahmet Nesrin
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|