Milliyet yazarı ve AİHM eski yargıcı Rıza Türmen ÇYDD'ye yapılan baskılarla, İmam Hatip Liseleri yönetmeliğinin değiştirilmesi arasında paralellik kurdu. 30 OECD ülkesi arasında eğitimde 29. olan Türkiye'deki iktidarın amacının kendi ideolojisine uygun yeni bir insan tipi yetiştirmek olduğunu yazdı.
Bir sivil toplum kuruluşu olan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYYD), 36 bin 200 ilköğretim ve lise, 32 bin de üniversite öğrencisine burs vermiş. Bunun yanında ana okulları, oyun parkları, okullar, yurtlar yapıyorlar. Kırsal kesimde okuma olanağı az olan 5000 yoksul aile kızına eğitim desteği sağlıyor. Amacı “Atatürk devrim ve ilkeleri ile gerçekleşmiş olan hakların korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması ve çağdaş eğitim yoluyla çağdaş birey ve çağdaş topluma ulaşması... Evrensel çocuk, kadın ve insan haklarına saygılı, demokratik, laik bir toplum ve sosyal hukuk devleti düzeninin gerçekleştirilmesi”. Demokratik bir Cumhuriyette eğitimin bu amaçlara yönelmesi gerekmez mi? Doğal olanı böyle bir sivil toplum kuruluşunu devletin desteklemesi, ödüllendirmesi, teşvik etmesi değil mi?
Belgeler iade edilmediOysa, ÇYDD’nin başına gelmedik iş kalmadı. Ergenekon davası çerçevesinde, ÇYDD Başkanı Türkan Saylan’ın ve yönetim kurulu üyelerinin evleri basıldı. Bilgisayar, belgeler, 20 bin öğrenci dosyası götürüldü. ÇYDD için çalışan 19 kişi gözaltına alındı. 15 bin öğrenci fişlendi. El konan belgelerin bir bölümü hâlâ iade edilmedi. Bütün bu işlemlerde hukuka aykırı olan pek çok husus var. Bunu bir yana bıraksanız bile, ÇYDD’ye yapılanlardan toplum olarak utanç duymamız, tepki göstermemiz gerekmez mi?
Bu arada başka şeyler de oluyor. Örneğin, İmam Hatip liselerinin yönetmeliği değişiyor. 1972 tarihli yönetmelikte, “Tevhid-i Tedrisat (öğretimin birleştirilmesi)” kanununun 4.maddesi gereğince kurulmuş bulunan İmam Hatip okulunun amaçları, imamlık ve hatiplik, Kuran kursu öğreticiliği, gerektirdiğinde müftülük, vaizlik ve benzeri görevleri yapmak üzere ortaöğretim görmüş din görevlileri yetiştirmek. Oysa, 31.7.2009 tarihli yeni yönetmelik Tevhid-i Tedrisat Kanunu’ndan söz etmeden, İmam-Hatip liselerinin amaçları arasında “hem mesleğe, hem de yükseköğretim programlarına hazırlanmalarını” sayıyor. Başka bir deyişle, İmam-Hatip okulları meslek okulu olmaktan çıkarak normal bir liseye dönüşüyor.
Sorunun bir hukuksal boyutu var. 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 4.maddesi “maarif vekâleti... imam ve hatip yetiştirmek için de ayrı mektepler açacaktır” diyor. Yani okulların amacı imam ve hatip yetiştirmek. Bir meslek okulu. Dolayısıyla yapılan değişiklik hem Tevhid-i Tedrisat yasasına, hem de Anayasa’nın 174. maddesine aykırı.
Farkları ne?İster istemez insanın aklına bazı sorular geliyor. İmam Hatip liseleri meslek lisesi değilse, o zaman normal liselerden farkı ne? İmam Hatip liseleri diye ayrı bir kategori liseye neden gerek var? Laik ve dinsel eğitim olarak iki paralel eğitim sistemi mi yaratılıyor? Bu Anayasa’nın 42. maddesi ile bağdaşır mı? Okullarda zaten zorunlu din dersi var. (Gerçi, AİHM, kararında bu derslerin demokratik bir toplumla bağdaşmadığını, ders kitaplarının değiştirilmesi gerektiğini belirtti) Laik bir devlette, devletin görevi laik bir eğitim vermek. Aileler, çocuklarına dinsel eğitim vermek istiyorsa, bunu kendi özel olanaklarıyla gerçekleştirebilirler.
Türkiye sonlardaBütün bunların yanında, yeni yayımlanan OECD raporu var. Türkiye, ekonomik ölçütlere göre, OECD ülkeleri arasında 16. sırada iken, eğitimde 30 ülke arasında 29. sırada. Bu da Türkiye’deki eğitimin çağdaş eğitim sistemleri arasındaki yerini gösteriyor.
ÇYDD’ye yapılan baskılarla, İmam Hatip liselerinin yeni konumunu yan yana koyunca, siyasal iktidarın bir toplum mühendisliğine yöneldiği, kendi ideolojisine uygun yeni bir insan tipi yetiştirmeyi amaçladığı sonucu çıkıyor. Sorun, bunun, Cumhuriyet’in temel ilkeleri ve demokratik bir toplumun gerekleri ile ne ölçüde bağdaşır olduğu. Yeni Türk insanının kalitesi, çağdaş dünyada nasıl bir yerde olacağı ise kimsenin umurunda değil.”