|
|
Cemaate dokunulamadı.Kategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 13 Ağustos 2009 12:09:12 Cemaat - yargı - siyaset üçgeninde kapatılan dosyanın soruşturma konusu olmaması için savcıların nasıl kavgaya tutuştuğu resmi yazışmalarda ortaya çıktı. Cemaat lideri Ustaosmanoğlu'nu da gözaltına almaya hazırlanan Erzincan Başsavcılığı'nın 16 ili kapsayan soruşturması sumen altı edildi.
İsmailağa cemaatinin ilçe ve köylerde okul öncesi çocuklara Medine Vakfı’na ait evlerde yatılı olarak eğitim verdiği ihbarı üzerine harekete geçen Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, çeşitli savcılıklara talimat yazarak, cemaatle ilgili soruşturma evraklarını istedi. Talimatta örgütün şiddete başvurmadığı vurgulanmasına karşın Özel Yetkili Erzurum Başsavcılığı örgütün şiddet kullandığı yolunda ihbar aldığı gerekçesiyle davayı üstlendi. Sonra o dosya sumen altı edildi. Dosyadaki bilgi ve belgeler, ihbarı yapanların örgütün üyeleri olduğu kuşkusunu doğurdu. Bu kuşkuyu güçlendiren kimi telefon görüşmeleri de saptandı. Örneğin, Erzincan’dan henüz dosya Erzurum’a gönderilmediği halde örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde dosyanın Erzurum’a gönderildiği bilgisini dile getirdikleri saptandı. Bazı bakanların da örgüt üyeleriyle görüştükleri, tavsiyelerde bulundukları anlaşıldı. Yargıdan cemaat kaçırma Genel seçimlerde AKP’ye destek kararı alan ve iktidar üyelerinın bazılarının da yakınlığıyla bilinen İsmailağa cemaatine yönelik yurt genelinde başlatılan soruşturma, idari baskı, yetkisizlik kavgası ve nüfuz kullanımı yöntemleriyle durduruldu. Erzincan Başsavcılığı’nın cemaate yönelik soruşturma başlattığının Ankara’dan öğrenilmesinin ardından Erzurum Başsavcılığı devreye girerek, kendisini yetkili gösterdi ve dosyayı üstlendi. Konu sumen altı edildi. 16 ilde yapılması ve İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun da gözaltına alınması plananlanan operasyon yapılamadı. Başsavcı İlhan Cihaner ise yargı ile hükümetin karşı karşıya geldiği geçen ayki yargıç kararnamesinde Adalet Bakanlığı’nca görevden alınmak istenmiş ancak bu istem HSYK’de kabul görmemişti. Cemaat-yargı-siyaset üçgeninde gelişen ve yargı tarihinde “ilkleri” de içinde barındıran soruşturma ve sonrasında yaşananlar şöyle gelişti: Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı, İsmailağa cemaatinin kentin ilçeleri ve köylerinde okulöncesi çocuklara Medine Vakfı’na ait evlerde yatılı olarak eğitim verdiği ihbarı üzerine harekete geçti. Erzincan İl Jandarma Komutanlığı’na istihbarat toplanması talimatı verildi. Cemaat yapılanmasının kapalı ve hiyerarşiye sahip olması nedeniyle mahkemeden şüphelilerin dinlenmesine ilişkin karar alındı. Çalışmalar sonucunda örgütlenmenin Erzincan ile sınırlı olmayıp yurt genelinde bir yapılanmaya gittiği anlaşıldı. 16 kentte operasyon durdu Bu kapsamda, İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun yaşadığı İstanbul başta olmak üzere, Erzurum, Gümüşhane, Kars, Bayburt, Kayseri, Van, Trabzon, Bursa, Çankırı, Sakarya, Konya, Ağrı, Iğdır, Tokat ve Ordu’da operasyon yapılması için hazırlığa başlandı. Soruşturmada telefonların dinlenmesi yoluyla delillerin toplanmasının ardından Erzincan ve çevresinde arama ve gözaltı işlemleri ile suçüstüler yapıldı. Örgütçe toplanan yardımların akıbeti, yurtdışı bağlantılar, bağlantılı vakıf ve dernekler, kamudaki örgütlenme, örgüt yöneticilerinin malvarlıklarının araştırılmasından hemen sonra il ve ilçelerde arama ve gözaltı işlemleri yapılması yoluna da gidildi. Ancak gizli yürütülen soruşturmaya ilişkin örgüt üye ve yöneticilerine “içeriden” bilgi sızdırıldığının saptanması üzerine Erzincan’da operasyon yapıldı. İlk aşamada 9 kişi suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve örgüte üye olma suçundan tutuklandı. Erzurum devreye girdi Başsavcılık, çeşitli savcılıklara talimat yazarak, cemaatle ilgili soruşturma evraklarını istedi. Soruşturmanın öğrenilmesi üzerine Özel Yetkili Erzurum Başsavcılığı devreye girdi. Soruşturmayı yürüten Erzincan Başsavcılığı’nın örgütün cebir ve şiddet kullandığına ilişkin delil bulunmadığını belirtmesine karşın, Erzurum Başsavcılığı “cebir ve şiddet” yöntemlerinin kullanıldığı gerekçesiyle dosyanın tamamını istedi. Erzurum Başsavcılığı buna, kendisine gelen “şüphelilerin cebir ve şiddet yöntemini kullanarak anayasal düzene karşı suç işlemek amacı güttükleri, bazı şüphelilerin silah da taşıdıkları” ihbarını gerekçe gösterdi. Dosyadaki bilgi ve belgeler, ihbarı yapanların örgütün üyeleri olduğu kuşkusunu gündeme getirdi.Dosya kapsamında bu kuşkuyu güçlendiren kimi telefon görüşmeleri de saptandı. Örneğin, Erzincan’dan henüz dosya Erzurum’a gönderilmediği halde örgüt üyelerinin kendi aralarında yaptıkları görüşmelerde dosyanın Erzurum’a gönderildiği bilgisini dile getirdikleri saptandı. Bakanlar da var Erzurum ile Erzincan Başsavcılığı’nın yetki kavgasına sahne olan İsmailağa cemaati soruşturmasındaki şüpheliler arasında, hükümete yakınlığıyla bilinen bir gazetenin sahibi ve büyükşehir belediye başkanı da yer aldı. Telefon dinlemelerinden bazı bakanların da örgüt üyeleriyle görüştükleri, kimi tavsiye ve telkinlerde bulundukları anlaşıldı. Soruşturmayı yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in adı HSYK ile hükümetin karşı karşıya geldiği, temmuz ayındaki kararname krizinde de gündeme gelmişti. Adalet Bakanlığı’nın Başsavcı Cihaner’in görev yerinin değiştirilmesi istemi kurul tarafından yerinde görülmemiş ve Cihaner Erzincan Başsavcılığı’nda kalmıştı. JİTEM’i açığa çıkardı İsmailağa cemaatine yönelik soruşturması nedeniyle Ankara’nın hedefi haline gelen İlhan Cihaner, JİTEM’e yönelik ilk kez soruşturma yapan kişi olarak biliniyor. Cihaner, Şırnak’ın İdil ilçesinde görev yaptığı 1999’da JİTEM eylemlerini açığa çıkarmış, Cem Ersever ve Ergenekon sanığı olan emekli albay Arif Doğan’ın ismine dosyasında yer vermişti. Cihaner, yapılanmanın “silahlı çete oluşturduğunu ve birden fazla kimseyi öldürdüğünü” iddianamesine yazmıştı. İddianamesini, 8 Ocak 1999’da dönemin Diyarbakır DGM Başsavcılığı’na gönderen Cihaner, örgütlenmeyi şöyle anlatmıştı: “Kapsamı ve işledikleri suçlar tüm ülke geneline yayılan ve kamu görevlileri, itirafçılar ve koruculardan oluşan bir çetenin soruşturma konusu suçu işlediği, bu çetenin önceleri terörle/teröristlerle mücadele amacı ile kurulduğu, teröre destek veren şahısların yasal yöntemler kullanılmadan cezalandırılmasını yöntem olarak benimsedikleri, daha sonraları başka saiklerle adam öldürme/kaçırma, çek senet tahsilatı, bombalama, tehdit vs. suçları işledikleri iddialarının olduğu...” Kaynak : Cumhuriyet | İlhan Taşçı
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|