A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Kürt Sorunu

Kategori Kategori: Dünya | Yorumlar 5 Yorum | Yazar Yazan: Tayfun Şahin | 02 Ağustos 2009 11:27:04

'Kürt Sorunu' diye adlandırılan ancak kimsenin tam olarak tanımlayamadığı, herkesin kendi dünya görüşüne göre içini doldurmaya çalıştığı konu yeniden gündemimizin ilk sırasına yükseldi. Hemen her konuda olduğu gibi, bu konuda da, 'Barış', 'Çözüm', 'Fırsat', 'Dünya' lafları etrafı sarmış, uzman (!) abiler ve ablalar ahkam kesme yarışındalar.

Konuyu benim açımdan ilginç kılan şey ise ‘ciddiyetsizlik’. Türkiye’nin neredeyse son 25 yılına damgasını vuran konu bana sorarsanız büyük bir ‘laubalilik’le ele alınıyor. Bugüne kadar ‘barış’, ‘çözüm,’ gibi anlamı güzel olan ama içi boşaltılmıs lafları arka arkaya sıralamayı ‘demokratlık’ sayanlardan, daha eli ayağı düzgün bir “Kürt Sorunu’ tanımı dahi duyamadık.

Gerçekten nedir bu hergün tartıştığımız, yazılar okuduğumuz ‘Kürt Sorunu’? Bazılarının iddia ettiği gibi, Osmanlı Döneminde şırıl şırıl akan derelerin, mis kokulu çiçek bahçelerinin arasında, huzurun ve adaletin gölgesinde yaşayan (!) Kürtler, Cumhuriyetle birlikte isyan edince mi doğdu? Yoksa, yakın tarihin gösterdigi şekliyle ‘Emperyalist Devletlerin’ bölgeyi kontrol etme amacının aracı mı oldu Kürtler?
 
Hadi tarihi köklerini bırakalım ve günümüze bakalım. Mesela, ‘Kürt Sorunu’ ile ‘Terör’ arasındaki ilişki nedir? PKK bu işin neresinde durur? DTP çözümün ya da çözümsüzlüğün hangi tarafındadır? Öcalan serbest kalsa bütün sorunlar çözülür mü mesela? ‘Kültürel Haklar’ tam olarak neleri kapsar? Kürtler arasında PKK ya da DTP dışında başka görüşler var mıdır? Örneğin Zazalar Kürt müdür? Bir Zaza’nın ya da Kürt’ün kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin sahibi olarak görmesi, ‘Kürtçülüğü’ reddetmesi mümkün müdür? ‘Korucular’ kimlerdir? Korucuların hepsi ‘suçlu’ mudur? Doğu ve Güneydoğu’da sadece Kürtler mi yaşar? Mesela, Mardin’de yaşayan bir Arap ne düşünür konuyla ilgili? Diyarbakır’daki Türk’ün olaya bakışı nedir? Bilimadamları ne düşünüyorlar? Enerji yolları, Ortadoğu’nun kontrolü gibi konularla ‘Kürt Sorununun ilişkisi var mıdır? Yıllarca ‘Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı mücadele için “Vatan Sağolsun” diyen ve çocuğunu ölüme gönderen, siyasetten de, Kürt Sorunundan da habersiz Anadolu köylüsü bu sorunun hangi noktasını oluşturur? Hemen her yerde görebileceğiniz, kolunu, bacağını, gözlerini kaybetmiş, psikolojik olarak yıkılmış daha 20’li yaşlardaki Mehmetlerin, Ahmetlerin fikri nedir bu toz duman arasında? Türkçe konuşamayan, doğdugu mezradan dünyaya bakan elleri kınalı bir Kürt kadınının sorunuyla, boğazdaki villasında keyif çatan Kürt kadınının dertleri bir midir? Yaktıkları Kürtce ağıtlarda, belki mezarı bile olmayan evladını nasıl anar bir Kürt baba? Ailesinden birini kaybeden bir Türk’ün ya da Kürt’ün çözümü nasıldır sizce? Gençlerin daha fazla şiddet arzusunun altında yatan ne olabilir? Sırf oyun olsun diye ‘taş atan’ masum çocukları öldüresiye döven bir ‘Özel Timci’ ne düşünür ‘Barış’ deyince? Ya da küçük kardeşinin dipçiklendigini gören bir abinin evden dağa gitmesi ne kadar zaman alır bu ülkede?
 
Peki ‘Diyarbakır Cezaevi’nde yaşananları dinlerken ‘kanları donan’ insanların; ‘Metris’te, Bayrampaşa’da, Sağmalcılar’da ya da adı olmayan bir mahalle karakolunda yediği dayağın acısını ruhundan silemeyen 12 Eylül mağduru Türklerin hikayelerine kulaklarını kapatması sorunun bir parçası mıdır? ABD ve AB neresinde durur bu hikayenin? Talabani ya da Barzani’yi farklı yapan kimdir? Kuzey Irak ile Diyarbakır arasında ki ilişki nedir? Ağaların, Şıhların, Aşiretlerin hiç mi rolü yok bu keşmekeşte?
 
Bu ve benzeri binlerce soruyu sizler de yazabilirsiniz. Aklınıza gelen her soru aslında ‘Kürt Sorununun’ bir tarafını açığa çıkaracaktır. Aslında bizler her soru sorduğumuzda, ne kadar aykırı olursa olsun, sorunun çözümüne katkıda bulunduğumuz gibi; samimiyetle konuyu anlamaya çalıştığımızdan göreceksiniz ki, sıkılı yumruğumuz yavaş yavaş gevşeyecek. Ancak meseleyi bütün yönleriyle tartışmak, ciddiyetle konuşmak, bir daha benzer problemler çıkmasın diye, kıyıda köşede kalan her ‘yan sorunu’ da çözmeye uğraşmak yerine içi boş ve kuru bir ‘Barış’ lafı, ne oldugu bilinmeyen bir ‘Çözüm’ yaygaracılığı üzerinde ısrar ediliyor. Ve bu haliyle “Kürt Sorunu’ çözülmüyor sadece gün kurtarılıyor. Zira bizler yani Anadolu insanı, yani Kürtler, Türkler yani sömürülenler konuyu tartışmıyoruz. Şu anda konuyu tartışanlar; Amerika’dan gelenler, kalbi AB’de atanlar, ‘petrol’ün karasıyla yürekleri dolarlaşanlar, ilk yağmurda filizlensin diye ‘sorunları’ ince bir toprak tabakasının altına gizlemek isteyenler.
 
Abarttığımı düşünüyorsanız, derin bir nefes alın ve şu satırları okuyun lütfen!
 
 “Kürt sorununun çözümünün arifesindeyiz. Önümüzdeki dönemde ciddi kararlar alınacak, somut adımlar atılacak. Bu konuda eğlenceli yorumlar kulağa çarpıyor. Mesela "Bu fırsatı kaçırmayalım" diyen yorumcular var. Merak etmesinler. Fırsat kaç(a)mayacak. İsteseler de, istemeseler de bu fırsat kullanılacak. Eğer aksi olursa... Yani fırsatı tepenler çıkarsa. Onlar elenecek, yerlerini yeni simalar alacak ve kervan yürüyecek. Niye böyle olacak? Çünkü ABD ve Avrupa Birliği bu sorunun çözülmesini istiyor. ABD Başkanı Obama, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuştuktan ve DTP Başkanı Ahmet Türk'ün elini sıktıktan sonra, sorunu çözmesinler de görelim. Adamlar, Ortadoğu'nun kaynaklarını Avrupa'ya taşımak için milyarlarca dolar harcayarak Nabucco adlı bir enerji hattı inşa edecek. Türkiye de işin içinde olacak. Ama sen Kürtlerin haklarını vermediğin, taleplerini karşılamadığın için, dağdan inen üç beş gerilla hattın bir kısmını havaya uçuracak. Enerji akımını kesintiye uğratacak. Avrupalıların ve Amerikalıların böyle bir duruma tahammül edeceklerini sanmak aymazlıktır. Ne yani Türkiye'nin tutucu bürokratları ile vizyonsuz siyasetçileri milliyetçilik dansları yapacak diye, uluslararası çıkarların heba edileceğini mi sandınız? Hadi canım sen de!” (Emre Aköz/Sabah/31.07.2009)
 
‘Kürt Sorunu’, ‘Güneydoğu Sorunu’, ‘Türk Sorunu’ ya da başka bir ad… Türk, Kürt, Zaza ya da başka bir şey. Alevi, Şafi ya da Sünni. Ali, Veli, Maho ya da Hüso. Kim olursan ol, ne düşünürsen düşün, kime oy verirsen ver. Benim icin hiç bir farkı yok. Ama lütfen sorunlarımıza başkalarının çıkarlarını karıştırma. Elin oğlunun ‘petrol arsızlığı’ için yumruğunu ‘kardeşine sıkma ve Anadolu’nun her karışının hepimizin olduğunu, problemlerimizi de sadece ‘kendimizin’ çözebileceğini ve bütün farklılıklarımıza rağmen hepimizin ‘ezilenlerin, sömürülenlerin, ötekileştirilenlerin ortak cephesinde olduğumuzu unutma!
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar

kübra { 29 Eylül 2009 18:57:28 }
öncelikle belirteyim ben bir yazar değilim sizin gibi süslü cümleler kurmayacağım hani halktan diyorlarya evet ben halkın ta kendisiyim öncelikle kürt sorununa gelelim bunca sene beraber yaşadığımız kürt alevi ermeni yada hangi etnik kökene dahilse farketmez komşularımızla bizleri neden düşman etmeye çalışıyorlar .bu konu konuşulmaya başlanandan beri insanlar arasında bak onun gelni kürt bunun damadı kürt şununki laz, alevi yada ermeni diye konuşmalar başladı .neden bu ülkeyi bölmeye çalışıyorlar kürt sorunu diyeceğine yada sorun diyeceğine neden doğu illeri kalkınma projesi demiyorlar .ben halkım ve soruyorum bu ülkedeki yokluk çeken bu kadar etnik köken varken neden pkk terör örgütüyle kürtler anılıyor neden onlar destekliyor birtek öcalanı. karadenizde yokluk yokmu elektrik olmayan ilçeleri var o zaman neden lazlar dağa çıkıp bu ülkeyi parçalamaya çalışmıyor.neden kürt kökenli iş adamları kendi bölgelerinde yatırım yapmıyorlar.ama şikayete gelince hep baştalar .hiç dağa çıkan kapkaç yapan bir çerkez yada ermeni duydunuzmu bu ülkede neden hep kürtler hem kendilerini soyutlayıp çocuklarına türkçe yerine kürtçe öğreten sonrada bizi ayırıyorsunuz diyen yine kendileri .bence kürt sorunu diye birşey yok sadece bunu sorun yapıp insanların kafalarını karıştırmaya çalışan politikacılar var .doğuya yatırım yapsınlar petrolümüz var ama malesef çıkaramıyorlar bunları çözsünler .ben türküm türk olarak söylüyorum burası türkiye cumhuriyeti hani bir büyüğümüz dediya beğenmeyen a..... alsın gitsin.
fatihcan@canartdecor.com { 09 Ağustos 2009 13:56:34 }
Mustafa Alagöz'ün yorumunda belirttiği noktalar toplumların çatışmaları olarak görülmemelidir.Konuya bakarken yapılacak duygusal yorumlar ve düşünceler yıllardır sol düşüncenin yapmış olduğu hatalı bir değerlendirmedir.Tabiki Mustafa Bey'in yaşamış olduğu olaylar son derece utanç verici ve düşündürücüdür.Fakat temel sebep bu konular üzerinden maddi veya manevi rant elde eden kesimlerin toplumları tahrik edici davranması ve sorunların devamını istemesinden başka bir şey değildir.
Diyeceksiniz ki öğretmenin veya bölük komutanının bu hareketleri yaparken sistemin burada yeri ne? Sistem bu bireyin doğup, büyümesi ve meslek sahibi olması sırasında hep yanındaydı ve bireyi körükledi.Yani demek istediğim şu.Acaba Arap ve Kürt çocuğa Ege bölgesinde yetişmiş bir öğretmen yada komutanmı iyi davranır yoksa Karadeniz ya da İç Anadolu'da yetişmiş birimi.Söylediğim son derece saçma sapan gelebilir fakat eğitim ve kültür gelişimi bunlarda etkendir.Etnik kimliğe sahip olmak demek kültürlerin kaynaşmasına veya beraber yükselmesine engel değildir.Bize hep bu şekilde gösterildi.Bunun böyle görünmesi politikacıların, feodal ağaların, askerlerin, tüccarların ve beslenenlerin hep hoşuna gitti çünkü beslendiler nemalandılar.Kıro kavramı bu ülkede ülkemin güneydoğusunda ve doğusunda yaşayan halkımın sırf ağız ve şive yapısından dolayı bu insanlara etiket olarak yapıştırldı.Sinema ve müzikte çok insan bu konuda ekmek yedi hepimiz biliyoruz.
Konu çok dağılıyor toplamak gerekirse Kürt sorunu tamamiyle ekonomik zorluk çektirilen Kürt halkının toplumsal olarak geri bırakılmasından başka bir şey değilidr.Çözüm denilen olguyuda ne ağalar ne de politikacılar ister.Çünkü buradan maddi veya manevi olarak beslenmek varken çözmek işlerine gelmez.Kürt sorunu olmazsa Pkk olmaz, Dtp olmaz; Kürt sorunu olmazsa Akp olmaz, Kürt aydını olmaz.
Son günlerde kötü giden bir ekonomi var bakışları buradan uzaklaştırmak için Kürt sorunu, Ergenekon, Kıbrıs sorunu, Ermenistan sorunu gibi daha çok sorunumuz olur bizim.Bakın üç dört gündür Silivri'de bir villada parası için kaçırılan ve öldürülen bir insanın cesedi aranıyor.Başka zaman olsa bir yada iki gün 3.sayfa haberi olabilecekken şu anda baş haberlerde sürekli çıkyor.Birazcık gözümüzü açalım ve uyanık olalım.Bizim bakışlarımızı nereye doğru çevirmek istrelerse o taraf çevirmeyelim.
Ve şunuda unutmayalım ki Akp döneminde çözülecek bir sorun varsa bunu yapılmasını icazet verecek olan Abd'dir.Boşu boşuna kimse çözüm diye ortalarda dolaşmasın.Aslında karar verilmilştir.Bizim Meclisimize ve politikacılarımıza sadece onaylamak düşer...
İyi pazarlar...
mustafa alagoz { 08 Ağustos 2009 00:50:16 }
İnsanı sadece ekonomik gereksinimleri, yaşam güvencesi arayan bir varlık olarak görmek onu aşağılamaktır. Bütün sorunları "ekonomik çıkar" eksenli bakmak bunun somut bir göstergesidir. Lafı fazla uzatmak anlamsız, şahit olduğum iki olayı dile getirmek istiyorum. İlkokuldaydım. Bizim köyde okul olmadığı için komşu köye giderdik. O köy Suriye sınırında, Arapça konuşan bir köydü. Çocukların da ana dili Arapçaydı. Bir gün sınıfta öğretmen tahtaya "sopa" sözcüğünü yazdı. Öğretmen Arap çocuğa okumasını söyledi. Çocuk sopayı zopa diye telaffuz edebiliyordu. Çocuk "zopa" dedikçe öğretmen elindeki kalın sopayla diz altı baldırlarına şiddetle vuruyordu. Bir ders boyunca (45 dakika) o zavallı çocuk sopa yedi. Ben 7 yaşındaydım yaşım 50'yi geçmiş durumda ve o olayı hatırladıkça o öğretmenle karşılaşsam yüzüne tükürmekten kendimi alamam herhalde.

1991 yılında kısa devre askerlik yaptım. Yatakhanenin girişinde telefon vardı. Askerler Pazar günü sabahları bu telefonla aileleri ile görüşürlerdi. Bölük komutanı altına bir sandalye alır telefonun yanına oturur ve şöyle derdi "Kürtçe konuşanın ..."

Belirli bir konuda farklı fikirlerin olması kadar güzel bir şey yoktur. Belki kişisel bir özellik olabilir, ama kendimi gergin hissediyorum, bir şeye itiraz ederken öneri yoksa, sadece mızmız edip lafı sağa-sola sündürmek varsa burada iyi niyet yok demektir.

Tam hatırlamıyorum ama Lenin'e ait olduğunu zannettiğim bir söz var; "bir şeyi gözden düşürmek istiyorsanız gereğinden fazla övün." Önünüzde duran bir sorunun sulandırmak istiyorsanız sağına soluna kıytırık sorunlar ekleyin. Somut öneri dile getirmeyin, ilgili ilgisiz pek çok öğeyi devreyi sokun. Bizler çocukça, kaçar-göçer düşüncelerle oyalanabiliriz, ama hayat boşluk tanımıyor. Hatırlamak kolay, bazı resmi yetkililer "terörün kökünü kazırım, görevimi devrederim, selamımı çakarım..." mealinde açıklamalar yapmıştı. Sonuç ortada; kaybedilmiş 40 bin can ve 300 milyar dolarlık bir değer. Sorun hala olduğu gibi ortada. Buna rağmen "Kürt Sorunu" nedir diye soruluyor, olabilir. O zaman Kürt Sorununun ne olduğunu bir de Kürtlerden dinlesek, çünkü onların da aydını var, onlarında örgütleri var, onlarında tarihi var, onlarında dilleri ve kültürleri var, en önemlisi de onlarda insan ve bu topraklarda kökleriyle emekleriyle hiçbirimizden daha eksik değiller.
fatihcan { 07 Ağustos 2009 07:17:28 }
Kürt sorunu veya Güneydoğu sorunu.Adının ne olduğunun bir önemi yok.Sorunun temeli siyasimi toplumsalmı diye sormak daha iyi bir davranış olacaktır.
Sorun üzerinden beslenen tarafları görmek ve bunlarla mücadele etmeye çalışmaksa zaman ve güç kaybından başka bir şey değildir.-Yeryüzü üzerinde bir sorun veya bir problem varsa buradan beslenen iki taraf muhakkak vardır.-
Sorunun temeli toplumsal olmakla beraber henüz kırılamamış olan feodal sistemdir.Atatürk zamanında yapılması düşünülen ama yapılamayan ve daha sonra 1950-Dp dönemi öncesinde İsmet İnönü tarafından hayata geçirilmeye çalışılan ve en sonda 1977'de Bülent Ecevit tarafından yapılması planlanan fakat hiç bir zaman gerçekleştirilemeyen toprak reformu sorunun orta yerinde on yıllardır durmaktadır.
Bizim şu anda gördüklerimiz sadece bu sorunu besleyenler, beslenenler, bu sorun üzerinden siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak rant elde edenlerdir.Bizler bu aktörlerin yaptıkalarını boşu büyük bir yanılsamayla tartışır dururuz.Ülker, bireyler, sistemler ve ekomiler savaşır fakat bunun cezasını toplumlar çeker.Canım yurdumda olduğu gibi....
nadir { 05 Ağustos 2009 07:23:12 }
Birseyi dogru algilamak icin once cozumu cesaretle ifade etmek gerekli ve baslangic icin de on derece yapici derecesinde yeterlidir sanirim. Kurt sorunu vs. gibi yuvarlak veya aman bende kalmasin tarzinda bir kurtulus ifadesi yerine Guneydogu/Dogu Anadolu sorunlarinin cozumu platformlari olusturulabilse (ama yurekli ve de gercekten yapilacaklari iceren) ozaman terorun sebebi olarak ifade edilen ve PKK teror orgutu' nun besin kaynagi olan yoksulluklar, yetersizlikler ve caresizliklere careler olusturulabilir. Egitimi, sagligi, ekonomisi varolan yerde, yorede teror neyi kaynak olarak kullanabilir ve yore insani tatmin olup topraginda koyunde huzurluysa neden umut vaadlerine karsi evlatlarini kaybetmeye boyun egsin ki...
Gaziantep modeli bir endustriyel yapilanma bence bolgeyi ucurur(belki benim bilmedigim daha iyi bir model varsa onada raziyiz)...
Kisin iklim sartlarindan yazin da meclis tatilinden dolayi bolgeye gidemeyen hukumet ve millet temsilcileri artik haketmedikleri tatillerle yan gelmektense, maaslarinin hakkini verip su memleketi siyaset yapmak buzdolabi camasir makinasi dagitmak icin degil de, makul bir yasam vermek adina biraz dolassalar cok iyi olur kanaatindeyim...
Diğer Sayfalar: 1.

 

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git