|
|
"Üstün hizmet" madalyasıKategori: Türkiye | 0 Yorum | Yazan: A Yorum | 30 Haziran 2009 06:43:09 Meclis'in 'Üstün Hizmet Ödülü' verdiği Türkiye Yazarlar Birliği'nin internet sitesindeki makaleler, başta Meclis olmak üzere birçok kesim ve kişiyle dalga geçiyor. TBMM'nin bu yıl "Üstün Hizmet" verdiği kuruluşlardan biri olan Türkiye Yazarlar Birliği ideolojik ve siyasi yapısıyla tanınıyor.
TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın övgüyle söz ettiği derneğin internet sitesinde, üye ünlü yazarların makaleleri yer alıyor, makalelerde, “Yeni feylozofumuz Şaşar Kemal (Pardon Yaşar Kemal)”, “Dansöz oynatmak veya çıplaklık ilericiliğin, çağdaşlığın, hatta Atatürkçülüğün simgelerinden biri haline geldi”, “31 Mart Vakası’nın 100. Yıldönümü kutlu olsun” gibi ifadeler dikkat çekiyor. TBMM’den üstün hizmet ödülü alan Yazarlar Birliği aslında Meclis-i Meb’usân’ı bu Meclis’ten daha iyi buluyor. Konuyla ilgili internet sitesindeki değerlendirme şöyle: “Hukukun üstünlüğü açısından bakılacak olursa, 1908 yılında ilân edilen Meşruti Yönetim, halk irâdesini, 1923 sonrasına nispetle daha çok yansıtmaktaydı. Halkoyu ile seçilmiş bir meclis, bu mecliste temsil edilen farklı siyasi görüşler ve bu görüşleri çatısı altında barındıran partiler, Osmanlı Meclis-i Meb’usânı’ndaki çok sesliliği besliyordu.” TBMM, bu yıl “Üstün hizmet” madalyasını kendini aşağılayan ve internet sitesinde gerici, faşizan yazılara yer veren Türkiye Yazarlar Birliğine verdi. Türkiye Yazarlar Birliği’nin sitesinde yer alan makalelerde, “Heykele çelenk koymak hurafedir”, “Yeni feylozofumuz Şaşar Kemal (Pardon Yaşar Kemal)”, “Dansöz oynatmak veya çıplaklık ilericiliğin, çağdaşlığın, hatta Atatürkçülüğün simgelerinden biri haline geldi” gibi ifadeler yer alıyor. TBMM Başkanı Köksal Toptan, 26 Haziran günü TBMM Üstün Hizmet Ödüllerini kazananları açıkladı. Açıklamada, 2009 Yılı Üstün Hizmet Ödülü'ne 160 kişi, dernek ve vakfın aday gösterildiğini, TBMM Başkanlık Divanı’nın yaptığı değerlendirme sonucunda altısı dernek ve vakıf, 62’si şahıs olmak üzere toplam 68 sivil toplum örgütü ve şahsa ödül verilmesi kararı alındığını bildirdi. Toptan ödüller konusunda şöyle konuştu: “Gösterdikleri özverili, başarılı ve yararlı çalışmalarıyla ülkemize önemli katkılarda bulunan değerli kişi ve kurumlara verilen bu ödüller, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin milletimiz adına teşekkürüdür. Yine bu anlamlı ödüller, ülkemize eğitim, sağlık başta olmak üzere çeşitli alanlarda hizmet eden fedakar insanlarımıza gönül borcunun, minnet duygularının bir ifadesidir. Milletimizi temsil eden Yüce Meclisimiz, bu ödülleri halkımız adına büyük bir gururla vermektedir”. Türkiye Yazarlar Birliği 30 yıl önce kuruldu. Kurucu Başkanlığını D.Mehmet Doğan’ın yaptığı Türkiye Yazarlar Birliği ideolojik bir fikir örgütü olarak çalışmalarını sürdürdü. TBMM’nin belli bir siyasi görüş yönünde çalışmalar yürüten Türkiye Yazarlar Birliği’ne hangi ölçülere göre ödül verdiği tartışılırken, kurumun internet sitesinde yer verilen “seçmece” makalelerde derneğe üye yazarların değerlendirmeleri dikkat çekti. Osmanlı Meclisi’nin TBMM’den daha iyi olduğunu savunan M.Çetin Baydar adlı yazar, Türkiye Yazarlar Birliği’nin internet sitesindeki makalesinde şöyle dedi: “Diktatörlük, bir devrimi korumak için kurulmaz; bir diktatörlük kurmak için devrim yapılır” George Orwell … Hukukun üstünlüğü açısından bakılacak olursa, 1908 yılında ilân edilen Meşruti Yönetim, halk irâdesini, 1923 sonrasına nispetle daha çok yansıtmaktaydı. Halkoyu ile seçilmiş bir meclis, bu mecliste temsil edilen farklı siyasi görüşler ve bu görüşleri çatısı altında barındıran partiler, Osmanlı Meclis-i Meb’usânı’ndaki çok sesliliği besliyordu. Osmanlı Padişahları, Kanun-i Esâsi gereği meşrûtî birer hükümdardı. Yasama, yürütme ve yargı konusundaki Padişah Yetkileri, bugünkü Cumhurbaşkanlığı yetkileri kadar bile değildi.” TYB’de Yaşar Kemal’le ilgili “Yaşar Kemal Yeni Feylozofumuz” adlı ilginç bir yazı da yer alıyor. Vakit gazetesinde de yazıları yayımlanan D. Mehmet Doğan yazısında da şöyle söylüyor: “ Teşekkür faslından sonra çok büyük şeyler söyleyecekmiş edasıyla yumurtladığı hikmetler salonda başlangıçta hâkim olan “Yazar Kemal” imajını “Şaşar Kemal”e dönüşmüştür! Yaşar (pardon Şaşar) Kemal, hazuruna yazarlık ötesi feylesofane fikrlerini kağıttan okuyarak savurturmaya başlamıştır. Bu atış sırasında bütün dünyanın eğitim sisteminin kötülüğü öncülünün arkasından köy enstitülerinin harikalığını ilân etmiştir!.. Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülünü alan “Şaşar Kemal”, bunca kitap yazmışlığın belirtilerini üstünde taşıyan bir şehirli kimliği ortaya koyamadı, ne yazık ki. Yazarın başka bir yazısında ise Türkan Saylan'la ilgili şu ifadeler yer alıyor: “Manzara, evveliyatını ve zamirini araştırmayanlar için yürek yakıcı idi. Yaşlı ve hasta bir kadının evini polisler didik didik ediyordu. Gazeteler, hayatını eğitime ve bilhassa genç kızların eğitimine adamış hasta ve yaşlı bir kadının böyle bir muameleye tâbi tutulmasına sütunlarında geniş geniş yer verdiler. “O an sandım ki, Vatikan, bu hasta ve yaşlı hanımı azize ilân etmemek için kendini zor tutuyor. ‘Azize Türkan/Sent Turkan’ kulağa âhenkli gelmiyor mu? Soyadını da eklerseniz daha da âhenkli oluyor sanki! Üsküp’te doğmuş Rahibe Teraza’dan sonra, İstanbul’da tevellüd etmiş Türkan kadın...” Üstün Hizmet ödülü alan TYB’nin sitesinde Ahmet Fidan imzalı bir yazıda ise ilginç görüşler yer alıyor: “Başörtüsü Düşmanlığı mı: Beni Kaynuka Savaşı sonrasında Yahudiler Medine’den çıkarılarak kuzeye sürülmüşlerdir. “Türkiye’de halen sürmekte olan başörtüsü mücadelesinde taraf olanların kin, husumet ve dayatmalarının temelinde Beni Kaynuka’nın intikamı yahut rövanşı mı yatıyor? Soru nasıl cevaplandırılırsa cevaplandırılsın bugünkü olayların temelinde Beni Kaynuka’nın rövanşı yatmaktadır.”
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|