|
Düşün Düşün (6)Kategori: Düşün Düşün | 0 Yorum | Yazan: Gündoğdu Gencer | 28 Haziran 2009 05:21:52 "Türkiye dünya kupasında finale kaldı. Türkiye'nin 89. dakikada attığı golle Brezilya'yı yenmesini Türkiye büyük bir coşkuyla kutladı". Böyle bir maç olmadı, ben uydurdum. Gazetelerde bu ya da buna benzer haberleri her gün okuyoruz. Ama şöyle bir düşünelim. Haberde "Türkiye" 3 kez geçiyor.
Bunları numaralıyalım: “Türkiye(1) dünya kupasında finale kaldı. Türkiye(2)‘nin 89. dakikada attığı golle Brezilya’yı yenmesini Türkiye(3) büyük bir coşkuyla kutladı”. Bu “Türkiye”ler hep aynı Türkiye mi? 1 numaralı Türkiye aslında Türkiye değil, Türkiye’nin milli futbol takımı. 2 numaralı Türkiye derken aslında golü atan Mehmet’ten söz ediyoruz. 3 numaralı Türkiye ise Türkiye halkı. Üstelik yenilen de Brezilya değil, Brezilya milli futbol takımı. Haberi yeniden yazalım: “Mehmet’in 89. dakikada attığı golle Brezilya milli futbol takımını yenerek dünya kupasında finale kalan Türkiye milli futbol takımının bu zaferini Türkiye halkı coşkuyla karşıladı”. Canım, böyle kılı kırk yarmanın ne gereği var, zaten haberden bu anlaşılıyor demeyin. Bu basit bir örnek. Kimse konuya takılmasın diye futboldan örnek verdim. Konu futbol olabilir ama böylesi kestirmeci bir düşünce alışkanlığı ve bunun söze, yazıya yansıması birçok soruna neden oluyor. Thouless II. Dünya savaşı sırasında bir İngiliz’in söylevinden örnek vermiş: “Almanya dünya barışı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Belçika tarafsızlığını ilân ettiği ve Almanya bu tarafsızlığa saygı göstereceğini bildirdiği halde 1914’te Almanya Belçika’yı işgâl etti. 1870 savaşından sonra Almanya’nın Fransa’yı soyarak 200 milyon sterlin tazminat almasına karşın, 1919’da kendisinden savaş tazminatı talep edildiğinde Almanya bunun ne kadar büyük sıkıntı yaratacağından şikâyet edip durdu. Oysa bu tazminat I. Dünya savaşını çıkarmaktan suçlu olan Almanya için âdil bir ceza idi. Bu sefer yine yenildikten sonra Almanya’nın merhamet dilenmesi sizi aldatmasın. Ancak Almanya’nın yok edilmesi dünyada barışın geleceğini güvenlik altına alabilir.” Bu sözlerdeki Almanya’nın yerine isterseniz 1914’teki Osmanlı’yı, isterseniz yakın tarihteki Irak’ı koyun. “Almanya” sözcüğü ya da onun yerine kullanılan zamir bu söylevde 12 kez geçiyor. İlk cümledeki “Almanya” hangi anlamda kullanılmış? Haritada “Almanya” olarak belirlenen bir toprak parçası anlamına mı? Bir toprak parçası barış için bir tehdit olamaz, ya da bir başka toprak parçasını işgâl edemez. O halde ya bu toprak parçası üzerinde yaşayan insanların hepsi ya da bir bölümü anlamına kullanılmış, veya bu insanların oluşturduğu soyut bir kavram olan “ulus” anlamına. 1914’te Belçika’yı işgâl eden “Almanya” ise burada Almanya kökenli ve Alman ordusunu oluşturan kişiler anlamına kullanılmış. Daha sonra Almanya’nın bu tarafsızlığa saygı göstermeyi üstlendiği söyleniyor. Oysa bu üstlenme 1839 yılında verilmiş. 1914’te Belçika’yı işgâl eden Almanya kökenli ve Alman ordusunu oluşturan kişilerin çoğu o zaman daha doğmamış bile. Üstelik 1839’da bu üstlenmeyi verenler o zamanlar bile Almanya’da yaşayan insanlar değil, hiç te demokratik olmayan Prusya yönetimi imiş. Evet bu üstlenme 1914’te de geçerli imiş ama sanki bu üstlenmeyi verenlerle 1914’te Belçika’yı işgâl edenler aynı kişilermiş izlenimi yaratılıyor. İkinci cümle içinde “Almanya” sözcüğü iki farklı anlamda kullanılmış. 1870 savaşından sonra Fransa’dan tazminat alanlar o zamanlar yeni kurulmuş olan Alman İmparatorluğunun yöneticileri, oysa 1919’da Almanya’dan tazminat alınacağından yakınanlar, “merhamet dileyenler” o dönemin basın yayın organları. Bir sonraki cümlede sözü edilen “âdil ceza”, çoluk çocuk tüm Alman halkının sıkıntısına yol açacakmış, oysa savaşı çıkartmaktan suçlu olanlar onlar değil, savaş çıkartma kararını alan, ya da bu yönde etkili olan kişiler. Burada da yine aynı sözcük iki değişik anlamda kullanılmış. Üstelik 1870 savaşını çıkaranların çoğu 1919’da zaten hayatta değil, ya da çok yaşlı. Son cümledeki “Almanya” olsa olsa bir ulusal birim olarak Almanya’dan söz ediyor olmalı. Bir toprak parçası olarak Almanya’nın yok edilmesi elbette söz konusu değil. En savaşkan kişi bile tüm Alman halkının yok edilmesini istiyor olamayacağına göre Almanya’nın bir ulusal birim olarak yok edilmesi isteniyor demektir. Demek ki Almanya’nın parçalanması ya da bir başka ülkeye ilhak edilmesinden söz ediliyor. Oysa söylevci “Almanya’nın yok edilmesi”nden söz ettiğinde sanki tüm Alman halkı yok edilmek isteniyor izlenimi yaratılıyor. Thouless bu söylev şöyle yazılabilirdi diyor: “Almanya dünya barışı için büyük bir tehdit oluşturuyor. Alman ordusu 1914’te Belçika’yı işgâl etti Oysa 1914’teki yöneticiler halâ 1839’da Prusya’nın Belçikanın tarafsızlığına saygı gösterme sözüne bağlıydılar. Yeni kurulan Alman imparatorluğunun 1870 savaşından sonra Fransa’yı soyarak 200 milyon sterlin tazminat almasına karşın, Alman basın yayın organları 1914’te savaş çıkartmaktan suçlu olan Alman hükûmetinin yaptıklarına karşılık tüm Alman halkının cezalandırılmasının âdil bir ceza sayılmasından yakınıyorlardı. Alman ordularının 1918’de savaşta yenilmesinin ardından Alman basın yayın organlarının Alman halkı için merhamet dilenmesi sizi aldatmasın. Ancak Almanya’nın ulusal egemenliğine son verilmesi dünyada barışın geleceğini güvenlik altına alabilir.” Böyle bir konuşma Alman düşmanlığı yaratamaz. Özellikle politikacılar bir sözcüğü değişik anlamlarda kullanıp bilinçli olarak kavram kargaşası yaratmakta ustadırlar. Yukarıdaki örnekte Alman ve Almanya yerine, Türk, Arap, Kürt vs. ya da Türkiye, Irak, İran, Kuzey Kore, Rusya ya da Amerika koyun, hepimizin her gün yaptığı hataları ve düşmanlıkları körükleyen düşünce biçimlerini görürsünüz.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|