A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Düşün Düşün (5)

Kategori Kategori: Düşün Düşün | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gündoğdu Gencer | 19 Haziran 2009 16:15:44

Ne görüyorsunuz? Dört elma mı? Bir başkası "four" diyor. Bunlara "dört" veya "four" ya da "cihar" falan demeniz gördüğünüzü değiştiriyor mu? Elma sayısı aynı, değişen sizin ona verdiğiniz ad. Somut gerçek aynı ama bunu tanımlamak için kullandığınız sözcükler farklı.

İngilizce veya Farsça biliyorsanız bu değişik sözcüklerin anlamının aynı olduğunu, “dört” demek olduğunu bilirsiniz. Hepimiz aynı ondalık sistemi kullandığımız için 4’e “dört” te, “four” da deseniz, “cihar” da deseniz farketmez.  Ve iki kere iki, kullanılan dil farklı da olsa dört eder.  2x2=4.  Ama birisi çıksa ve sıfırdan sonraki ilk sayıya 9, ondan sonrakine 8, daha sonrakilere 7, 6, 5 falan dese, ve sayılar 0, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1 diye gitse yukarıdaki elmaların sayısına 6 derdik, ve 8x8=6 olurdu.  Yukarıda gördüğümüz elmalar değişmedi, ama bunların sayısını belirtmek için kullandığımız simgeler değişti ve yukarıda “altı” elma var demeye başladık.  Bu elmaları eşit biçimde yarıdan bölsek sekizer elma olacaktı.  Tabii, birinin kalkıp adetler için kullanılan sayıları değiştirmesi hiçbir işe yaramayacak, kafa karıştıracak nafile bir çaba olurdu.  Ama örneğin bilgisayar dilinde sıfır ve sonraki sayılar şöyle ifade ediliyor: 0, 1, 10, 11, 100, 101, 110, 111, 1000, 1001 vs… Bu simgelerle ifade edildiğinde yukarıdaki elma sayısı 100 oluyor.  10x10 (sizin dilinizde 2x2) =100, 11x11 (sizin dilinizde 3x3) =1001 oluyor.
 
Bütün bunları kafanızı matematikle karıştırmak için anlatmadım.  Daha soyut örneklere geçmeden önce Robert H. Thouless’in yaptığı gibi somut gerçeklerle bunların simgesel ifadesi olan kelimeler/sözcükler arasındaki ayırımı netleştirmek için bu örnekleri verdim.  Birçok tartışmamıza konu olan özgürlük, demokrasi, din, inanç, laiklik, gibi kavramlarda da benzeri sorunlar oluyor.  Bir örnek alalım.  Genel seçimlerde AKP’nin %43 oy aldığı somut bir gerçektir.  En çok milletvekili çıkaran parti olarak AKP’nin hükûmet kurduğu, partinin genel başkanı olarak R. Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu da bir başka somut gerçektir. 
 
Tartışma şöyle başlıyor:
İbrahim: Erdoğan’ın başbakan olması Türkiye’de demokrasi olduğunu gösterir.
Mehmet: Laiklik olmadan demokrasi olmaz, bu hükûmet laikliğe karşı, demek ki Türkiye’de demokrasi yok.
 
Dikkat ederseniz burada tartışılan somut gerçekler değil, iki kişinin “demokrasi” sözcüğünden ne anladığı, ve bu sözcüğü ne anlamda kullandığı.  Bir başka örnek:
 
Abdullah: Biz Kürtler kendi dilimizi özgürce konuşamadığımıza, kültürümüzü yaşayamadığımıza, çocuğumuza istediğimiz adı koyamadığımıza göre Türkiye’de özgürlük yoktur.
Hasan: Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlar Cumhurbaşkanı, Başbakan olabilmekte, iş sahibi, ya da ünlü bir sanatçı olabilmektedir, bu da gösteriyor ki Türkiye’de Kürtler dahil, herkes için özgürlük vardır.
Ahmet: En önemli özgürlük, aç, çıplak, evsiz kalmama özgürlüğüdür.  Yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan bir ülke olan Türkiye’de özgürlük olduğu iddia edilemez.
 
Abdullah, Hasan ve Ahmet’in tartışması ateşlenir, birbirlerine girerler, iş silleye, tokata varır ve belki de cinayetle noktalanır.  Oysa her üçünün söylediklerinde (sayfanın tepesinde gördüğünüz daireler gibi) somut gerçeklikler vardır, ama üçünün bu somut gerçekliklere verdikleri ad farklıdır ve çatışma “özgürlük” sözcüğünün ne için kullanıldığından kaynaklanmaktadır.  Abdullah belirli alanlarda özgürlük olmamasını “özgürlük yoktur” diye değerlendirirken, Hasan özgürlük göstergesi olarak başka ölçütler kullanmaktadır, Ahmet ise bambaşka ölçütler.  Sonuçta “özgürlük” sözcüğü bu üç kişi için ayrı anlamlar taşıdığından tartışma çıkmaza saplanır.  Tartışmaya Metin bey katılır: “ben 20 yıl Amerika’da yaşadım, gidin de özgürlük neymiş görün, herkesin zengin olma özgürlüğü var” der ve zaten pişmemiş aşa su katar.  Ali bey Amerika’daki birçok özgürlük karşıtı uygulamayı anlatınca konu iyice karışır.  Oysa Abdullah Türkiye’de kültürel alanda bazı özgürlüklerin kısıtlandığından söz etse, Hasan kendisince başka bir takım özgürlüklerin daha önemli olduğunu ileri sürse, Ahmet te refah düzeyinin nasıl yükseltilebileceği konusunda öneriler getirse belki kör dövüşünden öteye geçilebilecektir.
Thouless’in verdiği bir başka örnek okullardaki disiplin konusu ile ilgili:
 
Mustafa-Şunu kabul et ki okullarda öğrencilere fazla özgürlük tanınması kötü birşeydir.  Çocuklar için disiplin gereklidir.
 
Süleyman köşeye sıkışmıştır, çünkü “fazla” dendiğinde zaten “her şeyin fazlası kötü” olduğundan, okullarda fazla özgürlük te kötüdür diye kabul etmek zorunda kalacaktır.  Buna aynı şeyin başka sözcüklerle tekrarı analamına “tautology” deniyor.  “Bab-ı Âlînin büyük kapısından geçerken tesadüfen rastladım bir atlı süvariye” gibisinden...(Bab-ı Âlî büyük kapı demektir; rastlamak zaten tesadüfen olan birşeydir ve süvari de atlı anlamına gelir).  Bir şey “fazla” ise “zaten “kötü”dür.  Süleyman bu durumda biraz kafa yorup şöyle diyebilir: “belki de benim gerekli gördüğüm özgürlük düzeyi sana fazla geliyor.  Sen ‘fazla’ derken tam olarak ne demek istiyorsun?  Sence hangi konularda öğrencilere fazla özgürlük veriliyor?”  Bu noktadan sonra belki tartışma yoluna girebilir.  Eğer Mustafa gerçekten bir sonuca varmak istiyorsa, iyi niyetliyse, ard niyeti yoksa, okullarda hangi konularda öğrencilere tanınan özgürlükleri fazla bulduğunu anlatır, somut gerçeklikler üzerinde yapıcı bir fikir alışverişi yapılabilir.  Kişinin bir “gizli gündemi” olup olmaması tartışmanın sağlık düzeyini belirler.  Erdoğan AKP’ye Akepe diyenleri suçlar, AK Parti denmesini savunurken gizli gündemi partisinin ak, temiz, pir ü pâk olduğu izlenimini vermektir.  O zaman da bu konudaki bir tartışma vakit israfından öteye geçmez.   
 
Bir sonra ki yazıda sözcüklerin nasıl esnetildiğini ve silâh olarak kullanıldığını inceleyeceğiz.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 3 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü
DEVLET-ULUSTAN FEDERASYONA, ekitap

Türkiye destekli Suriyeli savaşçılar Nijer'de ne yapıyor?
GÜNEŞE YOLCULUK
Cumhurbaşkanlığı seçimini reformcu Pezeşkiyan kazandı.
EKŞİ, "ERİK" TADINDA
BİR TUR DAHA

Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı
Tayland esrarı yeniden yasaklıyor.
İstanbul kirada Avrupa’nın lideri
Türkiye AB’nin 6 milyar Euro mülteci yardımını nasıl harcadı, AB Sayıştayı’nın eleştirileri neler?
Yoksulluk sınırı bir yılda 24 bin TL arttı.

Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.
Franz Kolschitzky: Viyana Kuşatması'ndan Kalan Kahveleri Değerlendiren Girişimci
Kış güneşi arayan Britanyalıların adresi Türkiye

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI
TARİHSEL KİŞİLİK

Dünyanın ekolojik kaynakları haftaya tükeniyor.
Ormanlara yasal haklar verilebilir mi, tüzel kişiliği olan ormanlar var mı?
'Yeşil İslam' Endonezya'yı iklim çöküşünden kurtarabilir mi?
İsviçreli kadınlar AİHM'de görülen iklim değişikliği davasında zafer kazandı.
Yorgun dünya artık yavaş dönüyor

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

Kırık Camlar Teorisi
Dünyanın en eski şarabı 2000 yıllık Roma mezarında bulundu
Otizmin arkasından Neandertaller çıktı.
Beynimiz uykuda geleceği tahmin etmeye çalışıyor.
Bilim insanı Matthieu Juncker ekosistemi gözlemlemek için ıssız adada 8 ay tek başına kalacak.

Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor
Haberleri takip etmeyenlerin sayısı artıyor…
İstanbulluların %44'ü kıt kanaat geçiniyor

"RAHATI KAÇAN" ADAM
GÜZİN'LE
GEÇİTKALE'DEN GELİYORDU...
GENÇ BİR YAZARA BİRKAÇ TAVSİYE
DEĞİŞİYOR, YOKSULLAŞIYOR

DEVENİN BOYNU
Çarpık Eğitim
Ziyafet
Kim Aptal, Kim Akıllı
SİVAS

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git