|
|
Deniz Feneri davasında kimler yargılanmalı?Kategori: Türkiye | 1 Yorum | Yazan: A Yorum | 12 Haziran 2009 14:21:48 Deniz Feneri davasında önemli gelişmeler yaşanıyor. Birincisi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, davanın uluslararası bir boyutu olması nedeniyle dava dosyasını Yargıtay Başsavcılığı'na gönderdi. Hukuksal olarak olması gereken budur. Çünkü dava dosyası, esasen iktidar partisi AKP'nin de içerisinde yer aldığı bir dolandırıcılık organizasyonudur.
İkinci gelişme ise davanın ana sanıkları durumunda olan RTÜK Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman’ın mal varlıklarının mahkeme kararı ile dondurulmasıdır. Bunlar davanın seyri hakkında bize somut bir fikir vermekle birlikte, davanın nereye doğru evrileceği konusunda şimdiden bir şeyler söylemek epeyce zordur. Savcılık soruşturması kapsamında adı geçen toplam 18 kişinin ortağı oldukları şirketlerde sermaye azaltma yoluna giderek mal varlığını kaçırdıkları iddia edilmişti. “Alınan bu tedbir kararı ile şirketlerin bu şekilde boşaltılmasının önüne geçilmiş olacağını” vurgulandı. Birincisi davada ismi geçen birçok şirket sermayelerini önemli oranda azalttılar. Deniz Feneri ve Kanal 7 üzerine yazdığım yazı da belirttiğim gibi örneğin Kanal 7 sermayesini 14 milyon 190 bin TL’den 403 bin TL’ye indirdi. Bu uygulama birçok şirket kanalıyla gerçekleştirildi. Ayrıca kendi üzerlerindeki mal varlıklarının birçoğu satılmış gibi görünüyor. Örneğin Yargıtay Başsavcılığı’nın Kanal 7’nin sermaye indirimini iptal etmesi gerekir. Bunun adı çok açıktır ki para kaçırmadır. Örneğin Kanal 7’nin sermaye indirimine gitmesi ile sermaye indiriminden Zekeriya Karaman 5,1 milyon TL, Mustafa Çelik 3,5 milyon YTL, İsmail Karaman ve Ahmet Hüküm de yaklaşık 2,8 milyon TL'yi kendi hesaplarına aktardılar. Dosya’da çok açık olarak belirtildiği gibi soygun merkezi olarak kullanılan yer Kanal 7’dir. Davanın gelişme seyrini takip eden Karaman, ani bir kararla Kanal 7 şirketinin sermayesini neredeyse sıfırladı. Örneğin Kanal 7 Yönetim Kurulu üyeleri olan Mustafa Çelik, İsmail Karahan ve Ahmet Hüküm’ün mal varlıkları da en azında mahkeme sonuçlanan kadar dondurulmalıdır. Mal varlıklarının kaçırılmasına izin verilmemelidir. Deniz Feneri adına toplanan paralardan 4 milyon Euro aktarılarak kurulan, Zekeriya Karaman ve Zahid Akman’ın da ortak olduğu şirketler hakkında nasıl bir yasal işlem başlatıldı? Bu ve benzeri sorulara çok açık yanıt verilmesi gerekiyor. Zekeriya Karaman’ın bilgisi ve onayı ile Deniz Feneri paraları ile kurulan Çeşme Dalyan'da 3,3 milyon Euro'ya, Kuşadası'nda ise 2,5 milyon Euro’ya satın alınan şirketlere (Apart-Otellere) el konulacak mı? Ya da bu şirketlerin akıbeti ne durumda? Yapılan bir araştırma söz konusu mu? Deniz Feneri parası ile satın alınan ve Erdoğan’ın oğlunun da ortak olduğu 2,5 milyon Euro ödenerek satın alınan gemiye tedbir kararı konuldu mu veya böylesi bir çalışma var mı? Ayrıca dava dosyası incelendiğinde kimler hakkında soruşturma açılması gerektiği çok net olarak ortaya çıkar. Bu bakımdan sorunu Zekeriya Karaman ve Zahid Akman ile sınırlamak davanın başından itibaren hedefinden saptırılması anlamına gelir. Şaibeye yer vermemek için soruşturmanın kapsamlı ve çok açık olarak yürütülmesi gerekir. Dava dosyasına bakıldığından kimlerin yargılanması gerektiğine dair çok somut isimler var. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: Deniz Feneri Soygun Şirketini ilk elden organize edenler ve Derneğin banka hesabından 9.978.000 Euro çeken MEHMET GÜRHAN, 6.351.000 Euro çeken FİRDEVSİ ERMİŞ, 2.255.000 Euro çeken MEHMET TAŞKIN. Deniz Feneri adına toplanan paralarla yurtdışında şirket kurup ortak olan ve ayrıca Kanal 7’ye yaklaşık olarak 7 milyon Euro aktarılmasını sağlayan ZEKERİYA KARAMAN, ZAHİD AKMAN, MUSTAFA ÇELİK, İSMAİL KARAHAN ve AHMET HÜKÜM. Deniz Feneri tarafından çanta ile kendisine gönderilen ve bir biçimiyle kabul ettiği 2,5 milyon Euro için, 'bana doğrudan verilmedi, başbakanlığın hesabına yatırıldı' diyen TAYYİP ERDOĞAN. Deniz Feneri parası ile satın alınan geminin yüzde 40’ına ortak olan BİLAL ERDOĞAN. Parlamento başkanıyken meclisten 7 tır eşyayı Deniz Feneri’ne aktarıp, başarı madalyası veren, bugünün Başbakan Yardımcı BÜLENT ARINÇ. Deniz Feneri’nden gönderilen 2 milyon Euro’yu uluslararası İslamcı örgütleri finanse etmekte kullanan, Erdoğan’ın eski başdanışmanı, bugünkü Dışişleri Bakanı AHMET DAVUTOĞLU. Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde Belediye’ye bağlı 30’a yakın şirketin hesaplarının ve aynı zamanda Deniz Feneri’nin de hesaplarının bulunduğu Vakıflar Bankası’nın (Vakıfbank) Valide Sultan Şubesi’nde Müdür olan ve aynı zamanda Erdoğan tarafından Başbakanlığa bağlı devletin ‘örtülü ödenek’ kurumunun başına getirilen MAKSUT SERİM. SERİM'den sonra bankanın Valide Sultan Şubesi’nde Müdür olarak Deniz Feneri parasını değerlendirme yetkisine sahip olan ve 2005 yılında emekli olduktan sonra Erdoğan tarafından Vakıfbank Genel Müdürlüğü’ne getirilmesiyle, Almanya, Avusturya gibi Avrupa’nın farklı ülkelerden Türkiye’ye Deniz Feneri’ne ait olan paranın transfer işini kontrol eden BİLAL KARAMAN. Yetkisi olmadığı halde Deniz Feneri parası ile kurulan şirketlere usulsüz kredi veren, ayrıca Türkiye’ye para transferinde kilit rol oynayan, davanın Alman Federal Savcılığı tarafından açılması ile hemen apar-topar Türkiye getirilen dönemin Vakıfbank Frankfurt Şube Müdürü METİN ÖZETÇİ. 10 Haziran 2009 Mustafa Peköz Kaynak : sendika.org
Yorumlardeniz
{ 12 Haziran 2009 14:26:40 }
Eşşeği saldım çayıra / Otlayıp karnın doyura
Diğer Sayfalar: 1. Gördüğü düşü hayıra / Yoranın da avradını Münkir münafığın soyu / Yıktı harap etti köyü Ölüsüne bir tas suyu / Dökenin de avradını Derince kazın kuyusun / İnim inim inilesin Kefen dikmeye iğnesin / Verenin de avradını Dağdan tahta getirenin / Iskatına oturanın Talkınını bitirenin / İmamın da avradını Gammaz ile madrabazın / Malı vardır da yemezin İçi sinmeyip namazın / Kılanın da avradını Kazak Abdal söz söyledi / Cümle halkı dahl'eyledi Sorarlarsa kim söyledi / Soranın da avradını
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|