|
Ne olacak bu dünyanın hali?Kategori: Berlin Günceleri | 0 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 12 Haziran 2009 13:52:57 Havadan da korkar oldum. Her şeyden korkan bir adam oldum ben: Gelecek korkutuyor, savaş tehlikesi tüylerimi diken diken ediyor; açlık dünyayı çepe çevre sarıyor; teknik aldı başını gidiyor. Ne olacak bu dünyanın hali?
Berlin Günceleri 25 – 31 Mayıs 2009 25 Mayıs, Pazartesi Gümrükten Kardeş Alevler’i zor kurtardım. Neden bu kadar çok aynı kitabı yollamışlar size diye soruyor gümrük memuru. Ben de, kitabın yazarı olduğumu, yazarlık hakkımı yolladıklarını belirtiyorum. Satacak mısınız bunları, diyor memur. Bunları yazar arkadaşlarıma, dostlarıma imzalayacağım, diyor. Aklı karışıyor memurun. Sonra, alın kitaplarınızı, diyor asık bir suratla. Kitabıma kavuştum ya, gerisi vız gelir diyorum içimden. Şimdi yazdıklarımı yeniden okumaya sıra geldi. Yazdıklarımı bir de kitaplaşınca okumanın başka bir keyfi oluyor ve ne yazdığımı merak ettiriyor bu bana. 26 Mayıs, Salı Hava öğlene kadar fena sıcaktı, 30 dereceden fazla. Bunaltıcıydı üstelik. Sonra, okulda kimden çıktıysa, “sıcak tatili” var dendi ve okul bir anda boşaldı beşinci dersten sonra. Müdürün resmi bir açıklaması olmadan gelişti bu olay. Saat 13.30’dan sonra simsiyah bir hava ve sicim gibi yağmur. Eve adımımı attım ve dışarıda kıyamet koptu! Gök gürlemeleri, oluklardan taşan yağmur suları, caddeler bir anda suya kesti. Sokaklar boşalıverdi birden. Fırtına alarmı da verildi bu arada. Neyse ne korkulan fırtına,ne de sel baskını oldu. Hava yağdı, gürledi, sonra da sakinleşti. Havadan da korkar oldum. Her şeyden korkan bir adam oldum ben: Gelecek korkutuyor, savaş tehlikesi tüylerimi diken diken ediyor; açlık dünyayı çepe çevre sarıyor; teknik aldı başını gidiyor. Ne olacak bu dünyanın hali? 27 Mayıs, Çarşamba Filiz Özdem’in Korku Benim Sahibim (YKY, 2007) romanı sardı ben. Kahramanı korku olan bir roman bu. “iç içe geçen arayışlarla iç içe geçen korkular” ele alınıyor romanda. “Etnik kimliğinin peşine düşen Sude, dedesinin izini çocukluk anılarında sürerken gerçek, anılar ve düşler birbirine karışıyor. Her uyanış ise, kaybedilmiş bir sevgiliye sonsuza kadar kavuşamayacak olmakla bir yüzleşme. Anlatılanların izlendiği yolda uzun bir merdiven tırmanılmış olsa da, son basamak Escher’in bir gravüründeki gibi ilk basamağın zeminine bağlanıyor.” 28 Mayıs, Perşembe Edip Cansever öleli 23 yıl olmuş bugün. İnsanın parçalanmış dünyasını içten kuşatan bir şairin tüm şiirleri iki cilt halinde önümde duruyor: Sonrası Kalır (YKY). Şair Mehmet Can Doğan, kitaplarına girmemiş şiirlerini bulup çıkarmış, kitabın adını da Öncesi de Kalır (YKY, 2009) koymuş. Şiir yazarken yanına acı, düş, şarkı, zaman, mevsimler, aşk, öfke, okumak...bir yığın başka şey alan Edip Cansever’in “Yerçekimli Karanfil” şirini bir kez daha okuyorum: “Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde Oysaki seninle güzel olmak var Örneğin rakı içiyoruz, içimizde bir karanfil düşüyor gibi Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel O başkası yok mu bir yandakine veriyor Derken karanfil elden ele. Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil Bak nasıl, beyaza keser gibisin yedi renk Birleşiyoruz sessizce.” Erdal Alova’nın şu can alıcı sorusunu nasıl yanıtlamalı? “Öldükten sonra bir süre daha Şiir yazmış mı Cansever’in beyni?” (Sözcükler, Mayıs-Haziran 2009) 29 Mayıs, Cuma Süreyya Berfe, aforizmamsı, haikumsu şiirlerinin biri şöyle: “bana bakışını yazabilsem iyi şair olurum.” Sevgilinin bakışı üzerine ne çok şiir yazılmıştır kim bilir. Ama, o bakışın hakkını vererek kaç şair dize düşürmüştür acaba? “Sonbahar Geliyor” şiirinde de özgün bir deyiş yatıyor: “Çok istiyorum, ama içimden kasımpatı gelmiyor.” Şiir, az sözcükle çok şey söyleme sanatıdır. Fazla lafı kusar şiir, şairini de attan düşmüşe döndürür. Berfe, şiirde giderek minimalleşiyor. 30 Mayıs, Cumartesi Rahime’nin günüydü bugün. Öğlene dek ona yardım ettim. Soğan soydum, sarımsak ezdim. Sofrayı kurdum. Sonra da, misafirler gelmeden evden çıktım. Bize yakın büyük kitapçı Hugendubel’in kahvesine gittim. Adnan Binyazar’ın yeni öykü kitabı Şah Mahmet’i okudum kaldığım yerden. Kitaptaki öyküleri okuyup bitirdiğimde yerelin ve iç gözlemin zenginliğiyle yıkandığımı duyumsadım. Öykücülüğümüze büyük bir zenginlik getiriyor Adnan Binyazar bu kitaptaki öyküleriyle. Betimlemelerindeki çeşitlilik ve benzersizlik, karşılaştırmalarındaki farklılıklar ve cümlelerindeki tartımlı şiir tadı... alıp beni götürdü öykülerin derinliğine, kahramanlarının ilginç dünyalarına, Güneydoğu’nun yoksul doğasına... “Nicedir bir sevda öyküsü yazmayı kuruyordum. Düşler, anılar, yaşadıklarım üşüşüyordu başıma. Söze nereden başlayacağımı bir türlü bilemiyordum. Üç-beş dakika önce, parmak uçlarımdan bilgisayar ekranına su gibi akacağını kurduğum sözcükler, parlak cümleler, imgeler, betimlemeler çaylak gagası olmuş, beynimi didikliyordu.” “Nevriye” başlıklı öykünün girişi böyledir. “Yazmanın tek seçeneği, yine yazmaktır” deyip yazan Adnan Binyazar’dan sekiz adam gibi öyküyü içeriyor, Şah Mahmet. 31 Mayıs, Pazar Hava iyi olsaydı bahçede mangal yakacaktık, benim doğum günümü kutlayacaktık ailecek. Hava kötüydü, sonra çocukların da başka işleri çıktı, kutlama yarına kaldı. Dünya Sigarasızlar Günü, ömründe hiç sigara içmemiş birinin doğum gününe denk geliyor, tam da benim doğum günüm! Buna ne buyrulur? 31 Mayıs’ta neler olmuş acaba dünyada? Meze.Net sitesinin “Dünya Tarihi”nden kısa bir seçme: 31 Mayıs 1819’da Amerikalı şair Walt Whitman doğmuş. 31 Mayıs 1924’te Türkiye ile İsveç arasında Dostluk Antlaşması imzalanmış. 31 Mayıs 1927’de Devlet Demiryolları ve Limanları “İdare-i Umumiyesi” kurulmuş. 31 Mayıs 19227’de Türkiye ile Çekoslavakya arasında “Ticaret ve İkamet Antlaşması” imzalanmış. 31 Mayıs 1946’da Alman sinema ve tiyatro yönetmeni ve oyuncusu, yazar Rainer Werner Fassbinder doğmuş. 31 Mayıs 1946’da Van ve Hınıs’ta meydana gelen 6 şiddetindeki depremde 839 kişi ölmüş, 3 bin ev yıkılmış. 31 Mayıs 1949’da Uluslararası İktisadi İşbirliği Teşkilatı kurulmuş. 31 Mayıs 1951’de şair Gültekin Emre, Konya’da doğmuş. 31 Mayıs 1960’da Rus şair ve romancı Boris Pasternak ölmüş. 31 Mayıs 1970’te İşadamı Vehbi Koç, 21 milyon lira vergi ödeyerek Türkiye gelir vergisi rokertmeni olmuş. 31 Mayıs 1975’te Türkiye İşçi Partisi eski genel başkanlarından Mehmet Ali Aybar, 49 arkadaşıyla birlikte Sosyalist Parti adıyla yeni bir parti kurmuş. 31 Mayıs 1976’da TRT Genel Müdürü Karataş, “Renkli televizyona karşıyım” demiş.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|