Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranının 1970’lerden beri düzenli olarak düşerek yüzde 43’ü bulması, Avrupa Birlikçilerde hayal kırıklığı yaratıyor. Ancak daha ilginci, Doğu Avrupa’daki tablo: Buralarda halk, AB’de söz sahibi olmak için oy kullanmayı hiç önemsemiyor.
Şu an AB üyesi olan 10 eski Doğu Bloku üyesi ülkede seçimlere katılım oranı yüzde 31 oldu. Letonya bir istisna olarak yüzde 52 katılım gösterdi, çünkü aynı gün yerel seçimler de vardı. Litvanya’da halkın sadece yüzde 20’si AP seçimlerinde oy kullandı. Seçimlere katılım oranı Slovakya’da yüzde 19.64, Slovenya ve Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 28, Macaristan’da yüzde 36, Romanya’da yüzde 27.4, Bulgaristan’da ise yüzde 37.5 oldu.
Halkın AB’den umudu keserek sandık başına gitmemesi, faşist partilerin sandıkta büyük başarılar kazanmalarına da yol açtı: Macaristan’da aşırı sağcı ve Çingene karşıtı Jobbik yüzde 14 oy aldı. Slovakya’da aşırı sağcı Slovak Ulusal Partisi ilk defa vekil çıkarmayı başardı. Romanya’da aşırı sağcı PRM iki vekil çıkardı, Bulgaristan’da Ataka oyların yüzde 11’ini aldı.
New York Times gazetesi, bu durumu şöyle yorumladı: “Seçmenler tüm Avrupa’da büyük oranda sandıklardan uzak dursalar da, kırk yıl boyunca halkın özgür seçimlerde oy kullanamadığı komünist yönetim altında yaşadıktan sonra demokrasiye katılım açlığının daha yüksek olmasının bekleneceği Doğu’da eğilim daha da şaşırtıcıydı.”
AB’nin kendi yaptığı Avrobarometre anketlerine göre Macaristan’da halkın yüzde 31’i, Letonya’da ise yüzde 27’si Birliği destekliyor.
Onlar da AB’nin umrunda değil
Avrupa Birliği, Doğu’ya doğru genişlemeyi çok önemsiyor. Yakın zamanda henüz AB üyesi olmayan altı ülkeyle de masaya oturulmuştu.
Ancak bu ülkelerin halklarının durumunu AB’nin önemsediğini söylemek pek mümkün değil. Bu ülkelerin neredeyse tümünde AB’ye giriş ve avroya geçme, halkın yoksullaşmasına sebep oldu. Birçok Doğu Avrupa ülkesinde küresel ekonomik kriz sonrasında halk isyan ederken, AB çözüme katkıda bulunmuyor.
Bu ülkelerde AB’nin çok övündüğü biçimsel demokrasi bile söz konusu değil. Özellikle Baltık ülkelerinde açık bir faşizm hüküm sürüyor. İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler safında savaşan gaziler, gamalı haçlı üniformalarıyla yürüyüşler, toplantılar düzenlerken devlet bu etkinliklere koro yolluyor. Faşizm karşıtı gösteri düzenleyenler ise tutuklanıyor. Üç Baltık ülkesinde, Rus azınlığa mensup kişiler kendi dillerini konuştukları gerekçesiyle vatandaşlıktan atılıyor.
Avrupa Birliği’nde ise Baltık ülkelerinde hüküm süren faşizm ve Doğu Avrupa ülkelerindeki anti-demokratik uygulamalar konusunda tam bir sessizlik hakim. Doğu Avrupa, ne metropolde oturanların gördüğü, ne de kenti ziyaret edenlerin görmelerinin istendiği varoşları olmuş durumda Avrupa’nın.