|
Kardeş AlevlerKategori: Berlin Günceleri | 0 Yorum | Yazan: Gültekin Emre | 01 Haziran 2009 13:10:29 YKY'nin internet sitesinde okudum kitabın çıktığının duyurusunu. İçime bir sıcaklık yayıldı. Yazdığım onca yazıya kucak açtı kitap, Kardeş Alevler. Çocuğunu özleyen bir baba gibiyim, doğumunu görmediğim oğlumu. Sıra resim, ressam ve sergi yazılarıyla şiir kitapları üstüne yazdıklarımda.
Berlin Günceleri 11 – 17 Mayıs 2009 11 Mayıs, Pazartesi Birikmiş yazılarıma yumuldum. Okumam için gözümün içine bakan kitaplarımı elime aldım: Çiğdem Sezer’in Denizden Geçme Hâli (YKY), Mehmet Can Doğan’ın Attar (YKY), Tuncer Erdem’in desenlerle bezediği şiir kitabı İstanbul Zamanın Suya İzi (YKY), Dağlarca’nın seçme şiirleri Dağ Uykusu (YKY)... 12 Mayıs, Salı Bizim okulda tutulan bir listeye göre şu ülkelerden gelen öğrencileri okutuyormuşuz: Arnavutluk (1), Arabistan (2), Gana (1), Yeni Gine (1), İran (1), İtalya (1), Yugoslavya (6), Lübnan (4), Filistin (1), Polonya (2), Sırp (2), Tayland (1), Türk (30), Ukrayna (1), Amerika (2)... 185 de Alman varmış öğrenci olarak. Yabancılar sınıfında ise Habeşistan (1), Bulgaristan (1), Çin (1), Ekvator (2), İran (1), Irak (1), İtalyan (1), Kore (3), Küba (1), Nijarya (3), Polonya (1), Tayland (2)... pasaportu taşıyan öğrencimiz varmış. Çok kültürlü bir toplum oluşumuzu bundan daha iyi ne anlatabilir? 13 Mayıs, Çarşamba Murat Yalçın’ın kitabına adını veren öyküsü Kesik Hava’dan unutulmaz şu paragrafı günlerdir okuyup duruyorum ve sözcüklerden oluşan resmi elimde tutar gibiyim: “Dedeme bağırmak için çok geç kaldığımı, tetiğin çekildiğini, silah sesinin yukarıdan aşağı bir çivi çaktığını, dedemin elleri belin sapına yapışmış bir biçimde yere doğru dizüstü düştüğünü, alnını sapa dayayıp bana son kez dehşetle baktığını, terli fanilasının göğsünde kızıl bir lekenin büyüdüğünü, ikinci el ateşte de büsbütün yere yığıldığını, çıplak, terli kafasını iri bir toprak kesiğinden yastığa koyduğunu, toprağa saplı belin kendi kendine işlediğini, kellesinin ‘ Ormanların gümbürtüsü başıma vurur’ diye bir türküye başladığını, bitiremeden tatlı bir uykuya daldığını hayal ettim.” Hiç abartmadan, yapyalın bir anlatımla enfes bir fotoğrafla buluşturuyor bizi Murat Yalçın. 14 Mayıs, Perşembe İlkin Adil İzci haber verdi Kardeş Alevler’in ilanının Cumhuriyet Kitap’ta gördüğünü. Sonra da ben YKY’nin internet sitesinde okudum kitabın çıktığının duyurusunu. İçime bir sıcaklık yayıldı. Yazdığım onca yazıya kucak açtı kitap, Kardeş Alevler. Çocuğunu özleyen bir baba gibiyim, doğumunu görmediğim oğlumu. Sıra resim, ressam ve sergi yazılarıyla şiir kitapları üstüne yazdıklarımda. 15 Mayıs, Cuma Pavese’nin Şiirler’ini (YKY) okuyorum. Çalışmak Yorar (1936), doğaya dönük ve öykü tadında şiirlerden oluşuyor. Bu kitabın ilk şiirinde beni de yakından ilgilendiren dizelerin altını çiziyorum. Hayatını yurtdışında çalışarak kazanan, sonunda baba ocağına dönen yeğenine ilişkin şu dizeler: “Hayatını yurdunda uzakta / yaşamalı insan: Para kazanır, keyfine bakarsın / ve sonra, geri döndüğünde, benim gibi, kırk yaşında, / her şeyi yepyeni bulursun.” İnsan yurdundan uzakta para kazanıyor kazanmasına, o da ne sıkıntılarla. Dilinden uzakta yaşamak tam bir cehennem! Keyfine bakma işi ise her zaman tartışmalı. Özlem ağır basıyor, yurt özlemi. Edip Cansever’in şu dizesini daha sık yineler oldum son günlerde: “Yaşlı bir çocuğum ben, çocukların en yaşlısı” 16 Mayıs, Cumartesi Pavese’nin Şiirler’ini (YKY) okuyorum. Nasıl da ete kemiğe bürünmüş şiirler! Duygu, doğa motifleri ve gözlemlerle yol alan dizeler! Şairin imgelem yüklü dünyasına kocaman pencereler açıyor öykü-şiirler, dizeler. Şu şiir şairin bastırılmış sesini ve duygularını yansıtıyor içe işleyen dizelerle: Şairin bir kadına duyduğu tensel arzunun büyüklüğünü ve ona sessizce sığınma isteğini ortaya koyuyor: “İçimi yakıyor o çılgın arzu, yaşayan bir kadına duyduğum, ruhu v eteniyle, sarılıp utanmadan sarsabileceğim, bağlayıp gövdemi sarsılan gövdesine ama sonra, daha sakin günlerde, yanında durabileceğim tatlılıkla, artık tensel bir düşünce olmadan, seyretmek için tatlı çocuk yüzünü, saf, bir acıya gömülmüş gibi ve dinlemek için hafif sesinin benimle ağır ağır konuştuğunu, düşteki gibi...” (Çeviren. Kemal Atakay) 17 Mayıs, Pazar Şair Acem Özler’e gitmeden önce Abuzer Güler’le karşılaştık bitpazarında. Hem yürüyüş, hem de ilginç bir şeyler bulur muyum isteğini, düşüncesini yenememe bu hoş Pazar alışkanlığı. Ressamlarla ilgili ansiklopedik bir kitap buldum tezgâhın birinde. 6. cilt. H-L harflerini kapsıyor. 1976 baskısı Kinlerse Ressamlar Ansiklopedisi’nin ama olsun varsın. Tanımadığım pek çok ressamı ve resmi tanımamı sağlayacak ya, ben ona bakarım. Bitpazarlarında ne çıkarsa bahtına! Hiç aklında olmayan bir şeyi de alabilirsin, yıllardır aradığın bir türlü bulamadığım bir şeyle de karşılaşabilirsin. Sürprizlerle dolu tezgâhlar. Acem Özler’de şarap içip şiirden, edebiyattan, kitaplardan, sergilerden, resimlerden, ressamlardan konuşarak akşamı ettik Abuzer’le birlikte.
YorumlarHenüz Yorum Yazılmamış Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|