Avrupa Temel Haklar Ajansı'nın araştırmasına göre, Avrupa'da yaşayan her üç Müslümandan biri ayrımcılığa uğradı. Almanya'da da her üç Türk'ten biri kendini ayrımcılığa uğramış hissediyor. Avrupa Temel Haklar Ajansı'nın yaptığı araştırmada elde edilen veriler çarpıcı. AB'nin 27 üyesini kapsayan araştırmaya göre, son bir yıl içinde Avrupa'da yaşayan her 3 Müslüman'dan biri ayrımcılığa uğradı.
Ayrımcılığa en fazla gençler ve kadınların maruz kaldığı belirtilen raporda, Müslümanların polis ya da yardım kuruluşlarına güven duymadığı ve bu nedenle karşı karşıya kaldıkları haksızlıkları her zaman ilgili birimlere haber vermediği belirtiliyor.
Etnik kökenleri ve dini inançları nedeniyle ayrımcılığa uğradıklarını düşünen Müslümanlar, ırkçı saldırıların da hedefi olabiliyor. Kendisine soru yöneltilen 23 bin 500 kişiden yüzde 10’u, ırkçı bir saldırının kurbanı olduğunu dile getirmiş.
Türkler de ayrımcılığa uğradığını düşünüyor
Araştırmada, en büyük Müslüman topluluğu Türklerin oluşturduğu Almanya ile ilgili veriler de var. Avrupa Temel Haklar Ajansı’nın raporunda, Almanya’da yaşayan her üç Türk'ten biri ayrımcılığa uğradığını kanısında. DW'nin sorularını yanıtlayan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin Dinler Arası Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa günlük hayatın yanı sıra kurumsal düzeyde de Müslümanların ayrımcılığa uğradığını söyledi. Alboğa şöyle konuştu:
“Almanya’yı örnek alırsak, Müslümanlar 50 yıldır Almanya’da olmasına rağmen İslam dini bir dini cemaat olarak tanınmadı. Bu konuda eyaletlerde ciddi anlamda bir hazırlık görmüyoruz. Tamam, İslam Konferansı’ndan sonra bir kısım tartışmalar var, ama hala kurumsal olarak Müslümanlar dini cemaat olarak tanınmış değil. Bunun sebebiyet verdiği ayrımcılık ne? Mesela Kiliseler ve kiliselere bağlı hayır kurumları milyonlarca Euro destek alıyorlar. Biz bundan mahrumuz, alamıyoruz.”
Günlük hayatta karşılaşılan sorunlar
Avrupa Temel Haklar Ajansı’nın raporunda Müslümanların günlük hayatta uğradığı haksızlıklara dikkat çekiliyor. Araştırmada, ayrımcılıkla en fazla iş ararken ve çalışırken karşılaşıldığını ortaya koyuyor. Ayrımcılık ayrıca ev kiralarken ya da satın alırken, sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti alırken, okullarda, restoran ve barlarda, alışverişte ve bankalarda da görülüyor.
Bekir Alboğa da günlük hayatta yaşanan ayrımcılıklara işaret etti: “Bir ev arıyorsunuz, adınız Türk ya da Müslüman ismi ise evi size vermiyorlar.
Beş dakika sonra bir Alman dostunuza aratıyorsunuz aynı ev için. Aynı dairenin boş olduğunu görüyorsunuz. Mesela iş arıyorsunuz, iş bulma kurumuna gidiyorsunuz; önce Alman, sonra AB vatandaşı, daha sonra Türk veya üçüncü ülkeler deniliyor.”
Yasal önlemler yeterli mi?
Peki Almanya’da ayrımcılığa karşı alınan yasal önlemler yeterli mi? Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin Dinler Arası Diyalog Sorumlusu Bekir Alboğa’nın yanıtı şöyle:
“Bence mevcut yasalar uygulansa bile bu noktada ciddi aşamalar kaydedilebilir. Ama biz Uyum Zirvesi’nde bir taraftan uyum planları geliştirirken, bir taraftan da bakıyorsunuz ayrımcılık meşru hale getiriliyor. Alman vatandaşısınız ama Türk kökenlisiniz, sizin eşinizi bu ülkeye getirmek için çeşitli şartlar öne sürülüyor. Ama Alman kökenli bir Alman vatandaşı aynı şartlara zorlanmıyor.”
Kaynak: www.dw-world.de
Hülya Köylü
Editör: Ayhan Şimşek