Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Gülbin Dural, elektromanyetik dalgalara yaşamın her alanında maruz kalınabileceğini belirtti. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Ankara Şubesi tarafından "'Elektromanyetik Dalgaların Sistemler ve İnsanlar Üzerine Etkileri"' paneli düzenlendi.
EMO Ankara Şubesi Başkanı Ramazan Pektaş'ın yönettiği ve 2007 yılında hayatını kaybeden EMO eski üyesi Ataman Kınış anısına oda genel merkezinde düzenlenen panelde konuşan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Gülbin Dural, elektromanyetik dalgaların toplumda genel kanı olarak radyasyon ile ilişkilendirildiğini cep telefonları ve baz istasyonlarının zararlarının daha çok ön plana çıktığını söyledi.
Uluslararası Iyonlastırılamayan Radyasyondan Koruma Kurulu'nun (ICNIRP) Avrupa Birliğine (AB) üye ülkelerin uyması gerekli standartları belirlediğini anlatan Dural, Türkiye'nin 1996 yılında Türk Standartları Enstitüsü (TSE) vasıtasıyla elektromanyetik dalgaların insan üzerine etkisindeki eşik değerleri belirleme yoluna gittiğini anımsattı.
Cep telefonları ve baz istasyonlarının gelişmesine paralel olarak o dönemdeki Çevre Bakanlığı'nın 2000 yılında baz istasyonlarını şehir merkezleri dışında yapılması yönünde genelge yayımladığını da belirten Dural, baz istasyonlarının nerede kurulacağı konusunda o dönemde başlayan tartışmaların, Ulaştırma Bakanlığı tarafından 2001 yılında yayımlanan genelgesi sonucu baz istasyonlarının daha fazla yaygınlaşmasıyla devam ettiğini anlattı.
Dural, cep telefonu, mikro dalga fırın, buzdolabı, televizyon ve radyoların enerji soğurma oranlarının (SAR) farklı olduğunu, araştırmaların çevre koşulları, stres, uyuşturucu ve alkol kullanımının insan sağlığının elektromanyetik dalgalardan etkilenme olasılığını gösterdiğini bildirdi.
Cep telefonlarının baz istasyonlarına yakın olan bölgelerde daha düşük enerjiyle çalıştığını ifade ederek baz istasyonlarına yakın kimselerin daha fazla risk altında olduğu konusundaki genel kanaatin yanlış olduğunu işaret eden Dural, ''Ankara'nın Elmadağ'a ilçesine tek büyük bir baz istasyonu yaparak riskten kaçınamazsınız, o zaman o çevredeki insanlar ne olacak'' şeklinde konuştu.
Panele Ankara Tabip Odası adına katılan Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Songül Acar Vaizoğlu ise, tüm dünyada 3,3 milyar cep telefonu kullanıcısı ve 1,4 milyon baz istasyonu bulunduğu bilgisini verdi.
Vaizoğlu, yapılan araştırmaların, baz istasyonu ve bilgisayar cihazlarının cilt, sinir sistemi ve hormonal denge üzerinde etkileri bulunduğunu konusunda bazı fikirler verdiğini söyledi.
Baz istasyonu kurulurken topluma açık bir politikanın izlenmesi ve inandırıcı bir risk iletişiminin olmasının önemini vurgulayan Vaizoğlu, insanların cep telefonunu başına dayayıp konuşurken kendini risk altında hissetmediğini, etrafında bir baz istasyonu kurulması durumunda ise olayı kontrol edememenin verdiği duyguyla risk hissettiğini söyledi.
Bir araştırmaya göre, Kuzey Avrupa ülkelerindeki cep telefonu ve neden olduğu vaka sayısının 7658 olduğu bilgisini veren Vaizoğlu, İngiltere hükümetinin de 2003 yılında baz istasyonu yakınında okuyan çocuklarda lösemi ve diğer kanserler vakalarına rastlanıp rastlanmadığına ilişkin araştırmasına da dikkati çekti.
Vaizoğlu, söz konusu araştırma ve diğer bazı araştırmaların cep telefonu ve kanser ilişkisini henüz doğrulamadığını sözlerine ekledi.