Dünya Bankası ve IMF, krizin geldiği noktada insani krizlere dönüşebileceği konusunda uyardılar. Yaşanacak sosyal patlamaları önlemek için zamanında müdahale etmek gerektiğini belirttiler.Kriz, finans devlerini korkutmaya devam ediyor.
IMF ve Dünya Bankası bahar dönemi toplantılarında krizin etkilerinin insani krizler yaratacak boyutlara ulaştığı yönünde korkularını dile getirdiler. Ve önlem alınması yönünde uyarıda bulundular. Yıllardır yoksul ülkeleri finans ilişkileri ile sömüren bu iki kuruluş, krizin insani boyutlarının yaratacağı sonuçların korkusu ile olası sosyal sosyal patlamaları engellemek için bir dizi çalışma yapacaklarını da belirttiler.
Bahar Dönemi toplantısında konuşan Dünya Bankası Başkanı, küresel ekonomik krizin üstesinden gelmek için çok daha fazla çaba gösterilmezse bu durumun yoksul ülkeler için ''insani felakete'' dönüşeceği uyarısında bulundu.
Zoellick, IMF-Dünya Bankası bahar dönemi toplantılarının sonunda yaptığı konuşmada, bağışta bulunan ülkelere, küresel ekonomik krizin ciddi biçimde etkilediği yoksul ülkelere yardım için verdikleri sözleri hızla yerine getirmesi çağrısında bulundu. Zoellick, ''Bu yıl özellikle kadın ve çocuklar olmak üzere 50 milyondan fazla kişinin yoksullaşmasına neden olan küresel ekonomik kriz, birçok yoksul ülke için insani ve kalkınma felaketine dönüşüyor'' dedi.
Yoksul ülkelerin bazılarının ''krizin ikinci ve üçüncü dalgaları'' tarafından vurulduğunu, hiç kimsenin krizin ne kadar süreceği ya da düzelmenin ne zaman başlayacağını bilmediğini ifade eden Zoellick, ''dünyanın eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğuna, yoksul insanların daha fazla acı çekebileceğine dair yaygın bir mutabakat var. Ve bir insani felaketi önlemek için zamanında müdahaleyi sürdürmeliyiz'' diye konuştu.
IMF, güç durumdaki ülkelere borç vermek amacıyla kaynak yaratmak için tahvil çıkaracak.
Londra'da 2 Nisan’da yapılan G-20 zirvesinde IMF'ye aktarılması planlanan 750 milyar dolar kaynağın nasıl sağlanacağı tartışmaları sırasında, IMF'de daha fazla söz sahibi olmak isteyen Çin, Brezilya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler, uzun vadeli kredi yaratmak amacıyla alternatif önlem olarak Fon'un tahvil satmasını istemişlerdi. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Çin ve diğer ülkelerin tahvil satın almayla ilgilendiklerini dile getirdiklerini söyledi. IMF, 1980'li yıllarda da tahvil satma fikri gündeme gelmesine rağmen, daha önce hiçbir zaman tahvil çıkarmadı.Ek kaynağın, ihracatı düşen ve yabancı yatırımların azaldığı Latin Amerika, Doğu Avrupa ve başka yerlerdeki ülkelere yardım olarak kullanılabileceği belirtildi.
Birçok yoksul ülke ve sivil toplum kuruluşları uzun süredir IMF'yi gelişmekte olan ülkelere yeteri kadar söz hakkı vermemekle eleştiriyor. Londra'daki G-20 zirvesinde küresel krizin üstesinden gelmek için IMF, Dünya Bankası ve diğer uluslararası kredi kuruluşlarına 1,1 trilyon dolar kaynak sağlanması, IMF'ye kredi vermesi için 500 milyar dolar ve Özel Çekim Hakkı için 250 milyar dolar kaynak verilmesi kararlaştırılmıştı.
ABD Hazine Bakanı Geithner, gelişmekte olan ülkelere IMF'de daha fazla söz hakkı vermesi, IMF Yönetim Kurulu'ndaki 24 sandalyenin gelecek 3 yılda 20'ye indirilmesini, gelişmekte olan ülkelerin sandalye sayısının aynı kalması çağrısında bulundu. Geithner, küresel ekonomik krizin, yoksullukla mücadelede elde edilen kazanımları tersine çevirme tehdidi yarattığını söyledi.
Dünya Bankası başkanlığındaki kalkınma bankalarının birçok insanı yoksulluktan kurtarmak ve sürdürülebilir büyümeyi ilerletmek için gösterilen uluslararası çabalarda ön saflarda yer aldığını belirten Geithner, kalkınma bankalarının yardım işlerini şeffaflıkla yapması gerektiğinin önemli olduğuna işaret etti. Geithner, bankaların kaynaklarının, ''yoksulların ihtiyaçlarını gidermek dahil, uzun vadeli kalkınma amaçları üzerinde en fazla etkiyi başarmak'' için kullanılması gerektiğini vurguladı.