|
|
Bir Fas öyküsüKategori: Dünya | 1 Yorum | 30 Ağustos 2007 22:45:41 Fransa'nın en önemli gazetesi "Le Monde", 18 Mayıs'ta uzun bir Fas röportajı yayınladı. Baslığı:"Hicab Fas'ın üstünü örtüyor". Hicab, başörtüsünün ya da türbanın bir baska versiyonu.
Gazete, mümkün olduğunca çok okunması için röportajı üç gün internet sitesinde tuttu. Amacına da ulastı; en çok "tık"lanan ve okurdan en çok mesaj alan yazılar listesinin basına yerlesti. Türk basınında birkaç gazete o röportajdan yapılmıs haberlere yer vermekle yetindi. Oysa "Le Monde"un Fas'tan aktardıkları daha fazla ilgiyi hak ediyor. Buyurun size genisçe bir alıntı: "Bir sessiz devrim bu. İslam'ın rengi olan bir yeşil devrim. Bir orta öğrenim kurumunda Fransızca öğretmeni olan Sukayna 'Ülkemi artık tanıyamıyorum' diyor. Sukayna 20 yıl önce okulunda göreve başladığında, sadece bir öğretmenin basını örttüğünü hatırlıyor. Bugün ise tam tersi: Onun dısında tüm kadın öğretmenler ve tüm kız öğrenciler kapalı. Sonunda Sukayna'nın sinirleri boşaldı, depresyona girdi, görevi bıraktı. Hiçbir zaman dincilerin doğrudan saldırısına hedef olmadığını söylüyor. Sadece küçük damlaların gün geçtikçe birikmesi. Kısa kollu, dudakları rujlu ve sadece ayak bileklerini gösteren etekle okula gittiğinde örtülü meslektaslarını n dokundurmaları : 'Güne haram seylerle baslanması ne kadar kötü' gibi. Ya da dolabına üç kez pembe türban bırakılması gibi. 'Cebinize bir çakıltası konuyor. Çakıltasının ağırlığı nedir ki. Sonra birgün öyle ağırlasıyor ki o çakıltası, tasıyamıyorsunuz' diyor. Fas'ın Fransızca yayınlanan dergisi 'Tel Quel' 11 Mart'ta Kazablanka Üniversitesi güzel sanatlar fakültesindeki bir olayı aktardı. Okulun bası açık son 5 kadın öğretmeninin posta kutularına örtünmeleri uyarısı yapılan mesajlar bırakılmıstı. Derginin yazı işleri müdürü 'Fas'ta ilk kez böyle şeyler oluyor' diye konuşuyor. 5 yılda gelen değişim Dahası artık sadece kadınlar değil, erkekler de hedef alınıyor. Örneğin düzenlediği kültürel faaliyetler İslami bulunmadığı için duvarlara karalanan yazılarda kafirlikle, dinsizlikle suçlanan El-Cedidi lisesi öğretmeni gibi. 'Çok acı çekiyor' diyorlar yakınları, 'Öğrencileri artık ona kuşkuyla bakıyor, eskisi gibi saygı göstermiyorlar. ' Herşey sessiz oldu. Düşünceler de, elbiseler de usul usul değişti. Hiçbir tartışma, miting ya da çatışma yaşanmadan. Sukayna'nın albümündeki okul fotoğrafları sanki bir başka yüzyıldan kalma gibi: 'Suna bakın. 1992'de çekildi. Kadın ve erkek öğretmenler birlikte poz veriyorlar. Bugün böyle birşeyi düşünmek bile imkânsız.' Hüzünle 'İslamcıların iktidarı da ele geçirmeleri artık an meselesi' diye iç çekiyor..." Fas'taki gelişmeleri yakından izlediğimiz için bu "değişim" bizi saşırtmadı. Örneğin, geçen yıl önce Rabat Üniversitesi'nde son sınıfta okumakta olan bir kız öğrenci söyle diyordu: "Ben fakülteye girdiğimde sadece 2 türbanlı vardı. Bir ay sonra 4'e çıktı. Onu izleyen ay 8'e... Herkez birine çengel atmakla görevliydi. Sonra çengel atan da başka birine. Bugün görüyorsunuz; okulun dörtte üçü kapalı." Oysa 5-6 yıl önce böyle değildi. Alın size Fransız "L'Humanite" gazetesinin 20 Mart 2000 tarihinde yayınladığı Rabat çıkışlı Fas izlenimlerinden birkaç cümle: "Rabat ve Kazablanka sokaklarında çok ama çok az türbanlı görebilirsiniz. Öğrencisinden öğretmenine, memurundan isçisine kadar kadınların ezici çoğunluğu modern giyimliler." "Le Monde"un gözlemiyle bitirelim: "İslamcılık derin ve kalıcı olarak Fas'a el koyuyor." Siz, sizi ellerinde sopalarla döve döve mi türbana sokacaklar sanıyordunuz! Hala daha, gerçekleri göremeyen safdil garibanlar, "Amma da büyüttünüz bu turban konusunu! Bırakın insanlar istedikleri gibi giyinsinler. Bu bir inanç özgürlüğü meselesidir" deyip duruyorlar. Ben de türban sorununun aslında bir kadın hakları konusu olduğunu söyleyip duruyorum ama onların düşündüklerinin tam tersi yönden. İsmet Berkan'ın kelimeleri ile, `muhtemel bir cumhurbaskanının esinin basının açık veya kapalı olmasının Türkiye'de ciddi siyasi gerilime neden olması` o kadar şasılacak bir şey mi acaba? Berkan'ın Amerikalı arkadasının söylediği gibi: `Bir de tersinden bakın, türban Çankaya'ya girdikten sonra acaba türbansızlar Çankaya'ya girebilecek mi?` Böyle tersinden bakamayacak kadar yeteneksiz veya zaten önyargılı olanlara sormak gerek: Türkiye'de türbanın "kazanmasının" türbansızların sıfırlanması anlamına geleceğini göremiyor musunuz? "Hayır, Türkiye hiçbir zaman İran olmaz!" demeyin bana. Türbansızların sıfırlanmasında hiç de öyle (İran'da olduğu gibi) sopaya filan gerek olmayacağını hala algılayamıyorsanız, buyurun size (Sabah'tan Erdal Şafak’ın kösesinden) "Bir Fas öyküsü". Bu öykü de sizi ürpertmiyorsa (uyandırmıyorsa) , artık söylenecek bir sey kalmadı…
Yorumlaraykutyazgan
{ 31 Ağustos 2007 19:23:54 }
öyle anlaşılıyor ki tanrı insanlara vermek istediği mesajlarda başarılı olamadı.
Diğer Sayfalar: 1. 1- ya bir öğretiyi, onu anlayabilecek, idrak edebilecek hazmedebilecek ve dolaysıyla istenildiği gibi uygulayacak toplumlara, topluluklara yollarsın 2- ya da; eğer anlaşılmıyorsa, illa satır aralarında bir takım zeki (!) insanların bir takım anlamlar çıkarması zorunluysa, habire ineklerin altında buzağlar aramak gerekiyorsa.. o zaman şikayet yok ! herkes kendi ineği altında kendi buzağını arar..
|
| Tüm Yazarlar |
|