A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Dünya Şiir Günü

Kategori Kategori: Berlin Günceleri | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: Gültekin Emre | 07 Nisan 2009 14:43:58

Dünya Şiir Günü... Türkiye Pen'inin dünyaya kabul ettirdiği güzel bir armağan! Bütün gün şiir okuyarak geçirmedim ama epeyce şiir okudum. Azad Ziya Eren'in Özenle Unutulmuş Paraçalar'ını (YKY), Adil İzci'nin "aşk imiş"ini (YKY), Muhammed Bennis'in Aşkın Kitabı'nı (Kırmızı Yayınları) okudum. Berlin'de Dünya Şiir Günü'nden kaç kişinin haberi var diye düşündüm de, gözlerim doldu.

Berlin Günceleri 16  -  22 Mart 2009
 
16 Mart, Pazartesi
 
Hava yağdı yağacak derken yağmadı. Türkiye kara kışta, yüzlerce köyün yolu kardan kapanmış, ulaşılamıyormuş. Buraya ilkyaz sızamaya çalışıyor. Erken açan ağaçlar iyice tomurcuklandı. İçlerinden en erkencisi sapsarı çiçekleriyle göz dolduruyordu biraz ilerimizdeki evin bahçesinde.
 
Enis Batur’un Ada Defterleri’ni okuyorum onu daha yakından tanıyarak ve yazdıklarını, yazmakta olduklarını, yazacaklarını öğrene öğrene. Samih Rifat’in 62 yaşında ölümüyle nasıl sarsıldığını ve ölüm üstüne ayrıntılı, aykırı olmayan düşünceleri üstüne düşündüm durdum bütün gün. Bu arada Heybeli’ye tezgâhı kurmuşken bir yandan da Cunda’ya yerleşme planları da yapmadan duramadığını da öğreniyorum. Üstelik Ayvalık üstüne de bir kitap hazırlığında olduğunu da duyuruyor.
 
Ondan aldığım Montaigne’nin şu unutulmaz cümlesi beni de sürükleyip götürüyor bilinmezliklere: “Hangi limana gideceğini bilemeyen için elverişli rüzgâr yoktur.”
 
Kart-mektup:”Sana önceden yazmış mıydım, bilmiyorum. Yaz tatilimin ilk 2 haftası burada bir seramik projesine katılacağım. Ardından da Suriye! Ve Lübnan! Şam, Beyrut, Halep ve Rakka 2 hafta içinde görmek istediğim şehirler. Biliyorsun, beni daha çok müzeler ve çarşılar ilgilendiriyor. Ardında da 2-3 hafta Güneydoğu! Tarih atlasım elimden düşmüyor. ‘Gün bugündür’ derler ya, buraları görmek için dayanılmaz bir istek duyuyorum.”
 
“Sana Şam fıstığı getireceğim, ister  misin, hm? Sana kumdaki ayak izlerini, Ortaçağ yakutlarını, tütsüler getireceğim. Olur mu? Yirmi bir kadeh, çakıltaşları, ikindi sessizlikleri?”
 
 
17 Mart, Salı
 
Bugün gereksiz bir yığın şeyi çöpe attık Emre’nin tuttuğu arabayla. Burnumu sararak girdim bodruma. Neden biriktirdiğimiz, atmaya kıyamadığımız unuttuğumuz ne çok şey geçti elimizden ve hepsini götürüp belediyenin çöpüne attık. Yıllardır yapılmayı bekleyen buzdolabı, video, eski ayakkabılar, dolap kapakları, karton kutular, eski giysiler, kavanozlar, benim eski dosyalarım...  Biraz  ferahladığımı duyumsuyorum şimdi, epeyce kilo vermişim gibi.
 
Hava olağanüstü güzeldi, neredeyse kısa kollu gömlekle çıkacaktım dışarı. Öyle günlük güneşlikti. Haiku gibi bir günde bahar güneşli yüzünü gösterdi. Bahar dirilme demek, oysa ölüm her an ensemizde. Yaşamak tutkusu bana bunları söyletiyor işte.
 
Kart-mektup: “Zihnimdeki baykuşlar hâlâ kanat çırpıyor. Kendime söz vermemiş olsam tütün içeceğim. Sözüm yaza. Beynimde resmen kum fırtınası esti. Kederimden ev sahibime çıkıp biraz yanında oturacağım. Beki bira içerim onunla. “
 
 
18 Mart, Çarşamba
 
Çınlama dosyama bir şiir daha ekledim, “Hevesli”yi. Çınlatma bölümü bu şiirle bütünlenmiş oldu. Opus’ları ne yapacağımıza İstanbul’da Hulki Aktunç’u görünce karar vereceğim. Ortak kitap mı olacak, yoksa herkes kendi şiirini dilediği kullanabilecek mi, orada beli olacak. Hulki’nin birden geriye çekilmesini de iki hafta sonra anlayacağım.
 
Merkezkaç’ı bir bütün olarak, görsellik içeren başka şiirlerle de besleyerek ilerde yayımlamak istiyorum. O zamana kadar dosyaya girebilecek başka şiirler de oluşur,yazılır belki.
 
Günü Gününe Günlük’ü yanıma alacağım İstanbul’a giderken. “Berlin Günlükleri”, “Kardeş Günlükler” ve “Günü Gününe Şiir Günlükleri” bölümlerinden oluşacak bu dosyam da. Son günlüğü de ekleyeceğim elbette, “Burun Günlüğü”nü. Cyrano’nun o ünlü burun tiradı eklenecek günlüğe. Kitabı Melike yollayacak. Düşlerime giren Kardeş Yazılar var sırada:
Resim, ressam, sergi... yazılarından oluşacak bu dosya. Hemen hemen yayına hazır gibi. Bir iki rötuş gerekecek belki, o kadar. Çoğu Akatalpa’da yayımlanan yazılardan oluşuyor  Şiir Kütüphanesi dosyamın. Şiir kitapları üzerine yazdığım yazıları içerecek bu dosya. Böylece yazdıklarımın son iki cildi de önümüzdeki 2-3 yıl içinde tamamlanmış olacak.
 
Sırada Berlin Berlin var yazılacak, yazılması gereken. Bir de Ayvalık Kitabı. Bu yazın bu iki dosyaya el atacağım, besmeleyi çekeceğim.
 
Hesapta olmayan Çocuk Şiirleri de benimle İstanbul’a uçacak.
 
 
19 Mart, Perşembe
 
Bir zamanlar üstünde çok durulan, gazetelerin, televizyonların haber kaynağı sanayici Halil Bezmen’in yaşam öyküsünü okuyorum. Neden? (2006).
 
Halil Bezmen’in ailesinin geçmişi köklü ve epeyce eski. Dünyanın pek çok ülkesine dağılmışlar. Yabancı diller öğrenmişler ve “mensucat” alanında başarılı olmuşlar. Günün birinde çar tersine dönüyor vergi kaçakçısı ve tarihi eser kaçırıyor diye üstüne gidiliyor Halil Bezmen’in. Apar topar ülkeyi ter ediyor ve Amerika’da yaşamaya başlıyor. İlginç, serüven dolu ve ülkemiz üzerine önemli saptamalarla dolu bir kitap Neden?
 
Halil Beyin anlatımı da falsosuz, yerli yerinde. Bir de romanı var  anılarından önce yazdığı, Memo’nun Olağanüstü Maceraları (2004). Bizim gibi ülkelerde hiçbir şeyin güvencesi yoktur; ne can güvenliği, ne iş güvenliği... her şey her an değişebilir. Durup dururken suçlanabilir, tutuklanabilir, bir cinayete kurban gidebilirsiniz... 
 
 
20 Mart, Cuma
 
Bugün çoktandır görmek istediğim bir sergiye gittim: Walter Moroder ce Alberto Giacometti’nin “Saklı Dünyalar” başlıklı sergide Giacometti’nin ince, uzun heykellerinin soluk, belli belirsiz çizimleri ilgimi çekti. Figürlerin çizimleri flu. Walter Moroder, 1963 doğumlu bir heykeltıraş. O da ince, dal gibi genç kadınların, delikanlıların heykellerini yapmış bir bir. Hepsi hüzünlü, suskun ve bir şey bekler gibi. Giacometti’nin duvardaki çizimleriyle, salonları dolduran heykeller iyi örtüşmüş. Sosyalist afiş sanatçısı, birbirlerine sımsıkı kenetlenmiş yoksulların, kadınların, işçilerin bronz heykellerini de yapan  Käthe-Kollwitz’in müzesindeki sergiyi gezerken bu önemli binayı bir daha gezdim. Bronz heykellerdeki ezilen insanların  birbirlerine kenetlenmeleri beni 2. Dünya Savaşı’nın acılı günlerine götürdü. Afişlerde geleceğin iyi olacağı vurgusu hakim. Ama geldiğimiz noktaya bakınca, geleceğin tüm umutları silip süpürdüğünü görmemek ne mümkün!
 
Kart-mektup: “İlkin bileziklerimin tümünü ormana götürdüm ve gömdüm.”
 
“Mülteci kampındaki çocuklarla alçıdan maasklar hazırladık. Onları dün-bugün toplam 4 saat içinde suluboyayla boyadık ve etrafına tam onların istedikleri gibi olma koşuluyla renkli tüyler taktık. Haftaya fotoğraflarını çekeceğim, görürsün. Onlar kendi işleriyle uğraşırlarken ben de onların çizimlerini yaptım.”
 
“Bana ne iyi gelirdi biliyor musun, şöyle şafak sökene kadar yürümek. Bileziklerimden uzaklara.”
 
 
21 Mart, Cumartesi
 
Dünya Şiir Günü. Türkiye Pen’inin dünyaya kabul ettirdiği güzel bir armağan!
Bütün gün şiir okuyarak geçirmedim ama epeyce şiir okudum.
 
Azad Ziya Eren’in Özenle Unutulmuş Paraçalar’ını (YKY), Adil İzci’nin “aşk imiş”ini (YKY), Muhammed Bennis’in Aşkın Kitabı’nı (Kırmızı Yayınları) okudum.
 
Berlin’de Dünya Şiir Günü’nden kaç kişinin haberi var diye düşündüm de, gözlerim doldu. Kimin umurundaydı şiir. Bir Allahın kulu arayıp da Şiir Günü üstüne iki laf etmedik. Bir çölün ortasında mı yaşıyorum, yaşadım acaba burada? Şiir neden kimsenin umurunda değil?
Her zaman siyasal, toplumsal, ekonomik sorunlar vardı, hep olacaktır da. Ama şiir okumaya engel mi bunlar? Kafam karmakarışık!
 
Eski Japon Ozanlarından Aşk ve Özlem Şiirleri’ni (2002) ve Ezgiler Ezgisi’ni (2002) de okudum erotik tatlar alarak.
 
Kemal Özer’in Dünya Şiir Günü bildirisinden şu demir leblebi cümleler:
 
“ ‘ Çin Seddi bittiği akşam duvarcılar nereye gittiler?’ diye soran meraktır şiir.
 
Kralı çıplak gördüğünde korkağın söyleyemediği cesur sözdür.
 
Sıradanın yavanlığına başkaldıran çeşitlilik, emeği hor görene indirilen tokattır.
 
Duyarlığı sınırlı tutanın karşısına yeni bir dil ile, tasarlananı güdük bırakanın karşısına yeni bir dünya ile çıkmaktır.”
 
 
22 Mart, Pazar
 
“Geride bıraktığım kalbim değilse yurdumdu” Bu dizenin arkası geldi:
 
“Derimi topladım bir yelkeni sarar gibi
Tuz ağırdı, su hafif
Deniz uçsuzdu kendi uçurumunda
Açılıp duruyordu boy ölçüşerek dalgalarla
 
Kıyıda durdum uzun bir gölgeye tutunup
Uzak bir fotoğraf geldi gözümün önüne
Saçları uçuşup duran bir akşamda
Batık bir geminin çektiği acıyla”
 
Sonra iki dize daha düşüverdi önüme:
“Ben bir çocuktum ya
Bunu ne kaya anlardı ne ay”
 
Bilinçaltımın yönlendirmesiyle gençliğimin imgeleri de geçti kayıtlara:
“Kasıklarım huysuzlandı sonra
Gece dar geliyordu yastığıma
Bir başına yol alan bir gençlikti
Fırtınaya tutunup savrulan ordan oraya”
 
Bir şiir böyle böyle tırmandı kendi toprağına. Bakalım nasıl kök salacak daha.
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: Henüz oy verilmedi / 0 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git