|
|
UĞUR MUMCU'YU KİM ÖLDÜRDÜ?Kategori: Türkiye | 1 Yorum | Yazan: A Yorum | 04 Nisan 2009 05:47:23 Türkiye, Kürt sorununu Amerikancı yoldan çözmek istiyor. Fethullah Gülen ve liberal köşe yazarlarımız, Amerika'nın milyonlarca Iraklı'yı katlederek kurduğu "Kürdistan"ı tanımamız gerektiğini haykırıyor. Türkiye'nin iç ve dış politikasına yön verenlerce atılan adımlar da, ne yazık ki, hep bu yönde görünüyor.
DTP’nin Doğu ve Güneydoğu’daki başarısı, Türkiye Kürtleri’ni tarikatlara ve Barzani’ye teslim edilme projesi önünde bizzat Türkiye Kürtleri’nin durduğunu gösteriyor. Oray Eğin’in konu üzerine yazdığı “Cemaat’in Kürt Planına Atılan Bir Gol!” başlıklı yazısına bu noktada ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. (Akşam, 1.4.2009) DTP’nin seçim başarısı bu açıdan umut verici de olsa, kavga henüz bitmiş değil. Türkiye Kürtleri’nin Barzanileştirilmesi için, bugün Büyük Ortadoğu Projesi’ne eklemlenmeyi reddeden PKK çizgisinin tasfiyesi gerekiyor. Ergenekon davasının umutsuzca PKK’ya da bağlanmaya çalışılmasına bir de bu gözle bakmak gerekiyor. Bu yoldaki çabanın sonucunda ortaya çıkan iddialardan biri de Uğur Mumcu’nun, PKK ile MİT arasında bir ilişki bulunduğuna yönelik görüşleri ve araştırmaları nedeniyle öldürüldüğü. Ergenekon operasyonu çerçevesinde, Veli Küçük’ün evinde ele geçirilen, MİT eski müşteşarı Sönmez Köksal imzalı bir belge Mumcu cinayeti ile CIA ve MOSSAD arasında bağlantı kuruyor. Söz konusu belge, zamanında Şevket Kazan’ın da gündeme getirdiği bir belge; Köksal belgenin sahte olduğunu açıklamış; Uğur Mumcu’nun kardeşi Ceyhan Mumcu ise belgenin Ergenekon iddianamesine dahil edilmesini kuşkuyla karşılıyor; savcı bu belgeyi sahte değil de, gerçek kabul ediyorsa, o zaman Uğur Mumcu’nun öldürülmesinde neden İsrail değil de, hala Ergenekon parmağı aranıyor, diye soruyor. (Bkz, odatv, 28.7.2008) Belge sahte mi, gerçek mi, henüz bilemiyoruz. Ancak Mumcu cinayetinin ardında CIA ile MOSSAD’ın bulunduğu yolundaki “akla çok yatkın iddia” bir kez daha gündemde. Mumcu’nun ölümü ardında, uzun süre, İran’ın bulunduğu söylendi. Kardeşi Ceyhan Mumcu bu görüşte değildi. Ceyhan Mumcu, İsrail’in yanıtlaması gereken sorular olduğuna inanıyordu. Sözü İsrafil K. Kumbasar’a bırakalım: “Ceyhan Mumcu, kardeşi Uğur Mumcu’nun ölümünden önce meydana gelen çok önemli bir gelişmenin perde arkasını da şöyle aydınlatıyor: - ‘Uğur Mumcu, özellikle 07 Ocak 1993 tarihli MOSSAD ve Barzani başlıklı yazının yayınlandığı günden itibaren İsrail Büyükelçiliği tarafından arandı. İsrail Büyükelçisi, tam dört kez Uğur Mumcu’yu arayarak ısrarla görüşmek istediğini söyledi. Büyükelçi, Uğur Mumcu’nun görüşmenin üçüncü bir kişinin de hazır bulunduğu ortamda yapılması isteğini kabul etmedi. Yalnız görüşmeleri gerektiğini söyledi. Ankara’da bir restoranda yapılan görüşmeden kısa bir süre sonra suikaste uğradı.’ Dönemin İsrail Büyükelçisi’nin görüşmede Uğur Mumcu ile neler konuştuğu hâlâ ‘esrarını’ koruyor!. İşin peşini bırakmayan Ceyhan Mumcu, bir kaç defa İsrail Büyükelçiliği’nden randevu istiyor!.. Ancak kendisine olumlu ya da olumsuz herhangi bir cevap verilmiyor!.. Ceyhan Mumcu, cinayetin hemen ardından Meclis’te ‘Üç MOSSAD ajanının Uğur Mumcu’yu öldürmek üzere Türkiye’ye sızdığı belirtilen’ bir MİT belgesinden bahseden Şevket Kazan’dan, Refahyol Hükümeti döneminde yardım talep etti!.. 30 Ağustos 1996 tarihinde bir açıklama yapan Adalet Bakanı Şevket Kazan, ‘Mumcu cinayeti ile ilgili yeni iddialar var. Araştırıyoruz!..’ dedi!.. Ertesi günü, İsrail Büyükelçiliği’nden Ceyhan Mumcu’ya bir telefon geldi!.. Ceyhan Mumcu, görüşmede sordu: - ‘Eski Büyükelçi, Uğur ile neyi görüştü?..’ İsrail Büyükelçisi, konuşmanın içeriğini ancak eski Büyükelçi’nin bileceğini, kendisinin bu konuda herhangi bir fikir sahibi olmadığını belirtip ‘Biz kimseyi öldürmeyiz!..’ diye kestirip attı!.. Ve ertesi günü Hürriyet gazetesinde dokuz sütuna manşet şöyle bir haber yayınlandı: - ‘Ceyhan Mumcu, Şevket Kazan’ı yalanladı!..’” (Yeniçağ, 26.6.2006) Ceyhan Mumcu, kardeşi Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin ardında PKK-MİT üzerine araştırmalarının değil, “MOSSAD ve Barzani” yazısının yattığından şüpheleniyor. Şüphelenmekte haksız mı? Mumcu cinayetini PKK-MİT üzerine araştırmalarına bağlayanlardan biri de Fethullah Gülen kitabının da yazarı olan Faruk Mercan. Mercan’ın aktardığına göre, Mumcu’nun PKK ile MİT arasında bir bağlantı olaileceğini düşünmesi, yalnızca PKK’nın erken dönemlerinden tanınan ‘Pilot Necati’ lâkaplı Necati Kaya'nın ve Öcalan’ın eşinin babasının MİT ile ilişkili olmalarına dayanıyor. Ancak bu bilgi gizli bir bilgi değildi. Öcalan, Mahir Sayın’la konuşmalarından oluşan Erkeği Öldürmek başlıklı kitapta bu bilgileri kendisi vermişti. Ergenekon davasını yakından takip eden yazarlardan Fehmi Koru da zamanında bunu sütununa taşımış: “Bu tür 'ifşaatlar' Abdullah Öcalan açısından fazla bir önem taşımıyor. Çünkü, gençliğinde 'sağ' görüşe sahip olduğunu açıklayan kendisiydi. Uğur Mumcu'nun yayılmasında büyük katkısı bulunsa bile, PKK'nın ilk döneminde etkileri görülen 'Pilot Necati' ve eşi Kesire'nin babası Ali Yıldırım'ın MİT irtibatları konusunda konuşan yine Abdullah Öcalan olmuştu... Bu konuda ne zaman ağzını açsa, "Onlar bizi kullanmaya kalktılar, ama esas biz onları kullandık" anlamına gelen sözler söyledi...” (Yeni Şafak,Taha Kıvanç, 23.10.2003) Faruk Mercan’ın Onlar Başroldeydi kitabından, Mumcu’nun elinde bundan başka bir dayanak olmadığı anlaşılıyor. Peki, Mumcu’nun MOSSAD tarafından, elinde yeni hiçbir belge ve hiçbir kanıt olmadan PKK ile MİT arasında ilişki kurması nedeniyle mi öldürüldüğünü düşünmemiz gerekiyor? Yoksa, kardeşi Ceyhan Mumcu gibi, Barzaniler’in İsrail ile “yakın” ilişkisini gözler önüne serdiği çalışması nedeniyle mi? Barzani’nin ve Irak Kürdistanı’nın Büyük İsrail projesi açısından canalıcı önemde olduğunu odatv’de defalarca yazdık. Mumcu yaşasaydı, Barzani ve Büyük İsrail için, Fethullah Gülen’in, liberal köşe yazarlarımızın, “Ergenekoncu” avına çıkanların ve bugün Türkiye’nin iç ve dış politikasına yön verenlerin bu ikisine verdiği destek için neler derdi? Sizleri Uğur Mumcu’nun, öldürülmeden on yedi gün önce yazdığı yazısıyla baş başa bırakıyorum: MOSSAD ve Barzani - Uğur MUMCU / (Cumhuriyet, 7 Ocak 1993) Ortadoğu'nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. MOSSAD, İsrail'in gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? Barzani'nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, "Hayır olmadı" diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. MOSSAD'ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney'de yayınlanan "Israel's Secret Wars-A History of Israel's Intelligence Services" adlı kitapta sergileniyor. Kitap, İngiliz The Guardian gazetesinde 1984 yılından bu yana Tel-Aviv muhabirliğini yapan Ian Black ve Washington'daki Brooking Enstitüsü'nde çalışan öğretim üyesi Benny Morris tarafından yazılmış. Kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor. * * * Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra, MOSSAD'ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel'in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak'tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor. 1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması'ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor; bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından "Kürdistan Demokratik Partisi"ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor. Barzani'nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail'in Tahran'daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. Nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç: Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) Kitapta, MOSSAD'dan Kürtler'e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328) * * * 70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün sürüyor mu? Kitaba göre sürüyor. "Körfez Savaşı" sırasında Irak'ın attığı Scud füzelerinin Tel-Aviv'e düşmesi üzerine bu ilişkiler yeniden başladı. (sh.521) Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. MOSSAD, Barzani'ye Avrupa kahvelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. Kitapta, Mesud Barzani'nin İsrail'e gizlice giderek yardım istediği yazılıyor. Bu ilişkiler sürüyor ve anlaşılıyor ki daha da sürecek... Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek... İlgi belli... İlişki de belli... Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi? Uğur MUMCU, (Cumhuriyet, 7 Ocak 1993) Kaynak : odatv.com | Deniz Hakyemez
Yorumlardeniz
{ 04 Nisan 2009 06:15:32 }
bu durumda en akla yakin olani sevgili ugur mumcu'nun da,
Diğer Sayfalar: 1. soldan saga, kemalist, elit ve elitist, ulusalci, laik ve de beyaz bembeyaz turklerin; tarihi, cok derinlikli, cok katmanli, cok icerikli, yas ortalamasi pek yuksek, ama cooook kollu bacakli, efsanevi orgutleri ergenekon'un bir parcasi olmasidir ki, fethullah efendiye bu konuda da gorus aciklatirlarsa belki bir seyler daha anlariz.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|