|
|
Sivil Darbe Günlükleri!Kategori: Türkiye | 4 Yorum | Yazan: Tayfun Şahin | 29 Mart 2009 09:25:28 Ergenekon Davası kapsamında 2.kez gözaltına alınan Mustafa Balbay'a ait olduğu ileri sürülen günlükler/notlar çeşitli gazete ve dergilerde yayınlandı. Günlükleri/notları olduğu gibi yayınlayan Tempo24 internet sitesi, tarafsız gazetecilik anlayışına uygun olarak, belgelerin Mustafa Balbay'a ait olduğunun iddia edildiğini belirterek şu cümlelerle bir açıklama yaptı:
“Söz konusu günlükler soruşturma makamlarının kayıtlarına göre Balbay’a ait Casper marka dizüstü bilgisayar içerisinden çıkan Western Digital marka, seri numarası WMAM9EF31256 olan bilgisayar hard diskinde yapılan incelemede görülen farklı kaydedilmiş dosyaların birleştirilmesiyle oluşturuldu.” Görüleceği üzere her ne kadar ‘günlük’ denilse de Mustafa Balbay’a ait olduğu iddia edilen belgeler farklı zamanlarda, farklı kaydedilmiş notlardan oluşuyor. Zaten günlüklerin/notların gazete ve dergilerde yayınlanmasından sonra avukatları aracılığıyla açıklama yapan Balbay da şunları söylüyor: “ Benim farklı zamanlarda, farklı yerlerde yaptığım görüşmelere dayalı olarak tuttuğum birbirinden farklı notların, montaj yapılarak bir araya getirilip, birileri tarafından işlendiğini, yorumlar eklendiğini ve kamuoyuna sunulmak üzere farklı ve özel bir metin oluşturulduğunu gördüm. Öyle yorumlar ve işlemeler yapılmış ki, bazı notlarımı ben de tanıyamadım. İlk bakışta bu notlarla ilgili söyleyebileceğim şudur: Medyada tartışılan şekilde benim bir günlüğüm yoktur.” Hem Tempo24 sitesinin haberini hem de Balbay’ın açıklamasını okuduğumuzda görülüyor ki; 1) Notlar Balbay’a ait ancak bunlar günlük değil. 2) Notların bir kısmı montajlanmış. (Bunu soruşturma makamları da kabul ediyor.) Buraya kadar her şey normal görünüyor. İddia makamı bazı deliller bulmuş, bu delilleri yorumlayarak Balbay’ı gözaltına almış. Balbay ise iddiaları reddetmiş ve notların montajlanarak içeriğinin ve anlamının değiştirildiğini söylemiş. Normal şartlarda herhangi bir demokratın yapması gereken şey; ‘suçsuzluk’ karinesi gereği, Balbay’ı mahkemeden önce yargılamak yerine, süreci soğukkanlılıkla ve objektif olarak değerlendirip adaletin vereceği kararı beklemektir. Ancak, ne yazık ki, Türkiye’de son yıllarda yaşanan ve medya tarafından yapılan ‘yargısız infazlar’ devam ediyor. Özellikle sağcı basın ya da bazı gazetecilerin tanımıyla ‘yandaş medya’ akıl almaz bir şekilde, suçlayıcı, karalayıcı bir yayın politikası izlemekten kaçınmıyor. Tarafsızlığını çoktan kaybetmiş ‘Taraf Gazetesi’ olayı ‘Sivil Darbe Günlükleri!’ diye yaftaladıktan sonra köşe yazarları vasıtasıyla durmadan yargılama ve infaz yapıyor. Taraf Gazetesi yazarlarına göre iddia makamlarının her sözü ‘saf gerçek’ mahiyetinde. Suçsuzluk karinesini rafa kaldırmışlar ve acımasızca saldırıyorlar herkese. Mahkemesi devam eden bir davada taraftarlık yapıyorlar. Kendileri gibi düşünmek zorundaymışız gibi, Ergenekon Soruşturmasında adı geçen herkese ‘Darbeci!’ dememizi bekliyorlar… Zaten ” Durun! Bunlar sadece iddia. Delil diye sunulan şeylerin gerçekliği henüz belli değil. Bırakın mahkeme karar versin. Suçlananlar savunmalarını yapsın.” derseniz yandınız! Zira ‘Darbe Yanlısı!’ diye yaftalamayı çok sever görünüyorlar. Aynı durum Zaman Gazetesi’nde de görünüyor. Bakın 25/03/2009 tarihinde Kamil Mamaz imzasıyla yapılan haberin başlığı şu: “ Balbay’dan darbe günlüklerine bildik savunma: Bunlar montaj” Sadece bu başlık bile olaya ne kadar taraflı bakıldığını ispata yeter. Adı geçen zat, iddia makamlarının dahi söylediği ‘montaj’ meselesini kabul etmediği gibi, farklı notlara da ad koymuş kendince ‘Darbe Günlükleri!’ Bunun gibi onlarca örnek bulabilirsiniz adı geçen gazetelerde. Zaten Erdoğan’ın kendisini Ergenekon’un savcısı gibi sunması üzerine, Baykal’ın ''Eğer bu davanın (Ergenekon) savcısı Başbakansa, avukatı da ana muhalefet lideri Deniz Baykal olur'' cümlesinin yarısını alıp; ‘ Baykal, Ergenekon’un avukatlığını yapıyor!’ diye yaygara koparan adamlardan da adil, objektif, demokrat bir tutum beklememek gerekir. Fakat her şeye rağmen, bir kez daha uyarmış olalım; demokrasi ve adalet bir gün herkese lazım olur. Taraftarlık yapmayı bir kenara bırakın! Aksi halde ihtiyaç duyduğunuzda ya da size haksızlık yapıldığında etrafınızda hiç kimseyi bulamazsınız…
YorumlarPhoeix-Suşehri
{ 16 Nisan 2009 13:58:46 }
Bence bu saçma durumların oluşmasında halkın tepkisizliğine dikkat çekmeli.son 6 yıldır yüzlerce haksızlığa ve olmaz işlere tanık olduk ve Cumhuriyet mitingleri dışında hiçbir örgütlü tepki verilmedi.Cumhuriyet mitingleri aslında örgütlüde sayılmaz,örgütlü gibi görünen bir halk refleksiydi.Neden mi anadolu insanı tepkisiz...Çünkü yıllardır eğitimsizleştirilmiş,ekonomik açıdan yıpratılmış.Ne beyniyle arası samimi ne de kalbiyle.İşte kalbi ve beyni aktif olmayan bir halk da tepkisiz olur.çünkü cumhuiyetin kazanımları mücadeleyle alınmamış.Sarı kurt bunları toplumuna,halkına,milletine armağan etmiş.hiç armağan edilmiş kazanımla,mücadele ile alınmış kazanım aynı ağırlıkta olur mu?bakın toprak mücadele ile alınmış bugün türkyenin bölünmesi sözkonusu olsa infial olur;ama laiklik elden gidiyor olsa birçoğunun kılı kıpırdamaz.işte laikliğinde o toprak kadar önemli bir kazanım olduğu anlatılmalı.hukuk,demokrasi,laiklik,çağdaş yaşam bunlar halk için içi doldurulmamış ssözcükler.işte ilk olarak yeni bir eğitim ve ekonomi devrimi gerekli.reform değil kesinlikle ve kesinlikle devrim.ben hayatımda hangi fikirde olursa olsun samimi ve sorgulayan insanlara herhangi bir artniyet gütmedim.insanlar farklı ideolojilerde olabilirler.solcu,islamcı,ülkücü, hatta bugün radikal sayılan fikirlerde bile önemli olan haksızlığa ve yanlışlara karşı bir duruşu olması.bugün bu baskıların benzerlerini ne yazık ki 28 şubatta da başkaları yaşadı.çok da haksız değiller.işte mesele bu kısır döngüden çıkıp kucaklaşabilmek.ve islamcılara da şunu anlatmak bakın kardeşim eğer bu devrim olmasaydı birçoğunuz ya çobandınız ya da reaya.sizde bu devrime çok şeey borçlusunuz.neyse...sanırım konu biraz dağıldı.sayın balbayın suçsuz olduğunu düşünenenlerdenim.tabiki hukuk devletinde kimse dokunulmaz değildir;ama önemli olan insanları hukuka uyarak yargılamak,sorgulamak mesele.işte buna uygun davranılmış olsa ben eminimki her kesim bu tutuklanmalara tepki vermez ve yüce türk yargısının kararını sessizce bekler.insanlarımızın bu yüce değerlerini bildikleri günlerin gelmesi dileğiyle...
Bahtiyar Mengenli
{ 31 Mart 2009 21:14:29 }
Sayin Tayfun Sahin,
Yazinizi begeni ile okudum. Althusser'in tam 40 yıl once degindigi 'devletin ideolojik aygıtları'nın yıllar boyunca bir çok form degistirerek günümüze kadar süregelmesi ve etkinligini ayni sekilde surdurmesi uzerinde durulmasi gereken bir alan..Bu alana hakkıyla degindiginiz icin tebrik ederim. Selamlar Ahmet Coşkun YILDIRIM
{ 30 Mart 2009 09:50:42 }
Sayın Tayfun Şahin,
Herkesin olayları işine geldiği gibi anlayıp işine gelen kısmı üzerinden yorum yaptığı bu süreçte yaptığınız değerlendirmeleri önemsiyorum. Yaşadığımız bu siyasal dönemi daha iyi anlamak için 1950''lerin Demokrat Parti tecrübesinin iyi okunması ve anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Anadolu aydılanması ve modernleşmesi ile görülen hesaplaşmanın ulaştığı boyut ve beraberindeki cüret politikasının yönlenişi ve olası sonucu dikaktle değerlendirilmelidir. Toplum alternatifsiz ve çaresiz bırakılmamalı, gittikçe totaliterleşme eğilimindeki iktidara bu seçimde sandıktan çıkan sarı kart sonraki seçimlerde kırmızı karta dönüşmelidir. Ama en önemlisi, Anadolu halkı bu yaşananları unutmamalıdır. 200''li yılların başında küresel ekonomide görülen genişleme ve likidite bolluğu yerini sistemin artık daha sık üretmeye başladığı krizlere bırakmıştır. Hükümet, ilk iktidar döneminde yelkenlerini bu ekonomik "çıkış" ile şişirme fırsatını bulmuş, fakat, gelinen noktada, dünya kapitalizminin yarattığı krizlerin sade vatandaşın gündelik hayatını olumsuz etkilemesi ile baş etmekte zorlanır olmuştur. Ekonomik durgunluk ve artan işsizlik hükümetin ilk iktidar dönemindeki olumlu rüzgarını tersine çevirmektedir. Bu bağlamda, muhalefet dünyadaki gelişmeleri ulusal ve yerel ile ilintili olarak daha iyi okuyarak bütünleşik bir sosyo-ekonomik makro politika geliştirmeli, sadaka değil hak bağlamında vatandaşlık bilincini geliştirerek bir sonraki seçim çalışmalarına bugün itibarıyla başlamalıdır. Unutulmamalıdır ki, yönetim kadroları değişmiş, heyecan uyandıran yeni isimlerle halkın karşısına çıkmış, geçmiş tecrübelerden ders almış bilinçli ve organize bir muhalefet ülkemizin geleceğini ve vatandaşların umudunu şekillendirecektir. Yeni yazılarınızı ve görüşlerinizi okumak dileğiyle. Saygılarımla, Ahmet Coşkun YILDIRIM I. Senyer
{ 30 Mart 2009 00:43:00 }
Dogru yazilmis ama sonraki yazilarinizda solcu! medya tarafindan benzer iftiralara ugrayan sagci fakat vatansever insanlardan bahsederseniz cok mutesekkur kaliriz. Benim inancim su ki ergenekon kapsaminda iceri alinan herkes sagcisi! solcusu! hepsi vatansever.
Diğer Sayfalar: 1.
Yorum Yazın
|
| Tüm Yazarlar |
|