|
|
Yezidilik -1- DoğuşuKategori: Özel Dosyalar | 3 Yorum | Yazan: Ferruh Dinçkal | 20 Ağustos 2007 13:43:09 Yezidilik, Şeyh Adi Bin Misafir'in cemaatinden olan Adavilerin, onun ölümünden uzun bir süre sonra, 13.ve 14. yüzyillarda oluşturduklari; Hristiyanlık, İslamiyet, Zerdüştlük, Sabilik ve Manilik karması olan bir inanıştır.
Yezidi dininin kurucusu olarak bilinen Adi Bin Misafir 1075 yılında Lübnan’da doğdu. Gençliğinde, Selçukluların idaresi altındaki Bağdat’a giderek Sufilik öğretisini, vaazlari ve müridlerinin çalışmalarıyla yayan El-Gazali’den ve diğer Sufi müderrislerden dersler aldı. Adı, bir süre sonra buradan ayrılarak daha sonraları cemaatinin merkezi olacak olan Laliş’e gitti ve yaşamının sonuna kadar burada kaldı. Hakkarili aşiretlerinin yerleştiği bu dağlık bölge, Ortodoks İslam’in gazabından kaçan Sufiler’in sığınaği olmuştu. Adı burada dini cemaatin lideri oldu ve bundan sonra yaptığı mucizelerle Şeyh Adi olarak tanındı. Sufi öğretisini, yazdığı 4 risalade ve ilahilerde topladı. Ölümünden sonra Laliş’teki cemaat Adi’nin adından türeyen Adaviler adıyla tanındı. Kendi içine dönük, dünya olaylarıyla ve çevrede olan bitenle ilgilenmeyen tipik bir Sufi tarikat olarak yaşadılar (Adavi tarikati özellikle o zamanki liderleri Hasan Bin Adi’nin Musul atabeyi Bedreddin Lulu tarafindan öldürülmesinden sonra içine kapandıkları düşünülmektedir). Selahattin Eyyubi’nin Fatimi Halifeliğine son verip Musul’u ele geçirmesinden sonra buraya atanan Bedreddin Lulu, Hasan Bin Adi’yi Laliş’te yakalatarak öldürttü. Pek çok Adavi’de bu saldırıdan payını aldı. O yıllarda Ortadoğu ve Anadolu Mogol istilasi altındaydı ve bölge halklarına karşı tam bir yıldırma harekatine girmişlerdi. Moğollarin saldırılarından kaçan halklar korunmak amacıyla Hakkari dağlarına sığındılar. Bunlar arasinda Nasturi Araplar ve Sabiler’de vardı. 15. yüzyılın başlarında Adavi tarikati yeni bir din kurarak ortaya çıktı: Yezidilik. Tarihçilerin karanlık dönem dedikleri 13. yüzyılın ikinci yarısından 15. yüzyıl başlarına kadar bu eski Sufi tarikati yeni bir din oluşturmuştu. Sembolleri tavus kuşuydu. Yezidi dininde Halife Yezid’in özel bir yeri vardır. Şeyh Adi onu İmamoğlu İmam olarak değerlendirmiştir. Yezidilerin topraklarına yakın bölgelerde yaşayan Şiiler ise Halife Yezid’i ikinci İmam Ali’nin ailesinin katili olarak görürler. Yezidilik, Ortadoğu, Güneydoğu Anadolu ve Suriye’deki dinlerden ve tarikatlardan çeşitli inançlarin bir potada eritildiği sentez bir dindir. Bu senteze en çok katkıda bulunan etmen ise Sabilik dinidir. Din tarihçileri, Moğol saldırılarından sonra güvenilir durumdaki Sincar dağlarına kaçan Harranli Sabiler’in Yezidiliğin oluşmasında büyük katkılarının olduğunu düşünüyorlar. Yezidilerin kim tarafından yazıldığı bilinmeyen iki kitaplari vardir: Kitab el-Cilve / Tanrısal Açıklama Kitabı Kitab el-Asvad / Meshaf Reş / Siyah Kitap İlk kitap “Kitab el-Cilve / Tanrısal Açıklama Kitabı”şeytani simgeleyen Melek Tavus’un bütün yaratiklardan önce var oldugu cümlesiyle başliyor. Melek Tavus seçilmiş halkını uyarmak ve yanlışlardan uzak tutmak için bu dünyaya gönderildi deniyor ve cemaat dışındakilerin okumasını hatta bakmasını yasaklıyor. İkinci kitap “Kitab el-Asvad / Meshaf Reş / Siyah Kitap” Yezidi mitolojisini ele alıyor. Gnostik düşüncenin temel taşlarından biri olan, dünyanın her şeyin sahibi ve efendisi olan tanrı tarafından değil de, kendine yakın ve buyrugu altındaki bir varlık tarafından yaratıldığı inancı Yezidilik’te yer alır. Azda veya Ahura Mazda adı verilen bu tanrı kendi özünden, ateşinden ve nurundan Melek Tavus’u yaratmıştır ve ona evreni biçimlendirme ve insanı yaratma görevini vermiştir. Azda, Melek Tavus’a görevinde yardımcı olmaları ve hizmet etmeleri için altı melek daha yarattı ve sonra Melek Tavus’a bir avuç dolusu toz verdi, o da bu tozla önce erkek ve kaduna biçim verdi, geri kalanıyla da dünyayı yarattıktan sonra Melek Tavus Azda’ya insanlarını takdim etti. Bunun üzerine Yüce varlık Melek Tavus’u bir sınavdan geçirdi: “Sen bundan sonra insana itaat edeceksin” buyruğunu verdi. Melek Tavus buna karşi çikarak: “O benim yaratigimdir ve ben ona itaat etmeyeceğım” der ve ekler “Ben yalnız sana itaat ederim, çünkü beni yaratan sensin.” Melek Tavus’un hem İncil’de, hem Kuran’da sözü edilen Şeytan’la aynı kefeye konulmasına neden olan Yezidi teolojisindeki bu inanış onların ‘şeytana tapanlar’ olarak lanetlenmelerine neden oldu. Bu yüzden tarih boyunca pek çok kez katlıamlara maruz kaldılar. Yezidilik’te temel inançlardan biri ruhun göçüdür. Gnostisik olarak ruhun ölümsüz olduğuna, başka bir bedende yeniden doğulacağına inanılır. Ayrıca güçlü bir güneş kültü vardır. Günde üç kez güneş duasının dışında, hac için eski bir güneş tapınağının üzerine kurulmuş olan Deyr el-Zafaran manastırına (Mardin yakininda bulunan Süryani Manastırı, çeşitli isimlerle anılmaktadır ve TC. Tarafından uzun yıllardır faalıyet göstermesine izin verilmemektedir. Süryanilerin bakımını üstlendığı manastır, Süryanilerce ve Yezidilerce kutsal kabul edilmektedir) gıtmelerı bu kültün çok canlı bir şekilde yaşadığını gösterir. Yezidiler kendi halklarının özel ve seçilmiş olduğuna inanıyorlardı. Bu inaniş Yezidilere Manilikden ve Yahudilikden geçmiştir.. Yezidilerde vaftiz olayı vardır. Doğan çocuklar kırk gün sonra Laliş’teki ayazmadan getirilen suyla vaftiz edilirler. Yezidiler çocuklarini sünnet ettirirler ve marul, kuru fasülye, helvaci kabagi ve tavus kuşuna benzedigi için horoz eti yemezler. Siyah Kitap’ta anlatılan mitoslardan birisi de Tufan mitosudur. Bu kitapta tanrının bir gemi yarattığı ve onun içinde otuz bin yıl kaldığı, sonra Laliş’e gelerek konakladığı anlatılır.Yezidi halki arasındaki sözlü gelenekte ise bu mitos şöyle anlatılmaktadır: Tanrı gemiyi Laliş’in güneyindeki Ayn Sifni köyünde inşa eder. Tufan başlayınca gemisiyle Dicle vadisinin dalgalı, fırtınalı sularından geçerek Sincar dağlarındaki Sinn el-Kilub tepesine varır. Sular çekilmeye başladığında Melek Tavus’un gemisi bu tepeye kadar gelmiştir. Yolculuk ve Tufan sırasında gemide bir delik açılmış ve gemi su almaya başlamıştır. Gemideki hayvanlardan yılan kuyruguyla bu deliği kapatır ve geminin su almasını engeller. Gemi tekrar yola devam eder ve bu defa Cudi Dağının tepesinde kalır. Yezidiler bu yüzden yılanı kutsal kabül ederler. Laliş’teki Yezidi tapınağındaki Şeyh Adi türbesinde büyük bir yılan figürü bulunmaktadir. Yazının devamı...
YorumlarToprak
{ 07 Temmuz 2012 15:34:56 }
Sakin inanmayın bu yazının çoğu yalnış anlatılmış yezidilik inancı 5 bin yıllık geçmişe sahiptir not bu inanç bir kişinin ortaya attığı psikolojik bir hareketle yayılmıştır sadece kendilerini kandırıyorlar tabiki inancıma göre elbette saygı duymak zorunda kalmaktayım. Allah birdir muhammed kolu ve resulüdür
M.Tevfik Kerimoglu
{ 30 Kasım 2009 05:44:17 }
Mardin'de dogup buyuyen ve bolgenin ilk kokartli rehberlerinden biri olarak bir konuyu tashih etmekte yarar goruyorum. Mardin'de bulunan manastir uzun yillardir ibadete acik ve Suryani kiliselerine din adami yatistirmektedir. Evimin Suryani mahallesinde bulunmasindan dolayi cocukluk yillarimdan bu yana taniklik ettigim diger bir gercek de, genclerin Suryanice dilini manastirda ogreniyor olduguydu. Aktarmak istedigim son ilginc not ise hicbir zaman faaliyetleri engellenmeyen Manastir'in ziyaretcilerine gururla gezdirdikleri odanin Mustafa Kemal Ataturk'un kenti ziyaret esnasinda dinlendigi oda olmasidir. Sonsoz yerine, kulaktan dolma bilgilerle konusmayi adet edindigimiz bu zaman diliminde boyle degerli calismalar ve harcanan emek icin takdirlerimi sunmak isterim.
esma
{ 25 Aralık 2008 20:43:00 }
hiç bir işime yaramadı ne bu böyle yha gerçekten çok salakça
Diğer Sayfalar: 1.
|
| Tüm Yazarlar |
|