A Yorum
  Acilis Sayfasi Yap Sik Kullanilanlara Ekle  

   
A yorum Kurum
iletisim
login
yayin ilkeleri...



yazi dizileri

Yazı karekteri : (+) Büyük | (-) Küçük

Köken avı bizi yıkar.

Kategori Kategori: Söyleşiler | Makaleler | Yorumlar 0 Yorum | Yazar Yazan: A Yorum | 22 Aralık 2008 10:41:47

Ermenilerden özür kampanyası ve CHP'li Arıtman'ın çıkışı tartışılıyor. Sosyal psikoloji profesörü Nuri Bilgin'e göre kimlik siyaseti cumhuriyetin felsefesine tehdit...

- Sizden özetle bir Türkiye tahlili istesek neler söylersiniz? Türkiye’de son 40/50 yılın değişimi, dönüşümü nasıl algılanabilir...

Türkiye’nin genel tahlilini yapmak kolay değil. Bu nedenle, sözlerimin bir Türkiye tahlili gibi değil, Türkiye hakkında bazı görüşler gibi değerlendirilmesi daha doğru olacaktır. Sorunuzu, ülkeler arası karşılaştırmalı perspektiften ele alsaydık, örneğin ulusal gelir, kalkınma hızı, nüfus büyüklüğü, dağılımı, kişi başına düşen ulusal gelir, doktor, öğretmen gibi sayısal parametreleri ortaya koymak gerekirdi.
- Ama bu tür çalışma, teknik bir rapor konusu olur. Genel bir analiz yapılamaz mı?

Türkiye Cumhuriyeti tarihini bir ‘modernleşme süreci’ olarak görüyorum. Hatta katedilen yolların dolambaçlı ve acılarla dolu olduğu, bedeller ödendiği düşünülürse ‘modernleşme serüveni’ olarak adlandırmak gerekir. Modern, demokratik ve laik bir ülke haline gelmek, TC’nin kurucu felsefesidir ve bu hedef, toplumun her alanında değişime yönelik politika öngörmektedir. Böyle total değişim, ulaşılacak hedef olmaktan çok, yönlendirici ufuk olabilir. Bir idealdir ve uzakta olacaktır.
- Bu projenin ayakları neler?

İlki yeni kurulan cumhuriyet için kolektif kimlik tasavvuru ya da inşasıdır. Cumhuriyet, temel felsefesine uygun olarak, insanı ‘yurttaş’ olarak kavramlaştırmıştır. Ulus, yurttaşlar topluluğu olarak tanımlanmıştır ve adına ‘Türk ulusu’ denmiştir. Bu kimlik, sabit bir öze dayanmaz, inşa edilir. Dolayısıyla altında veya arkasında ‘doğal’ hiç bir şey yoktur; kökensel kimlik, özsel bir grup yoktur. Esasen bir kimliği ele alıp, soğanı soyar gibi, tabakalarını ardı sıra açsak, en geride kimliği ifade edecek bir çekirdek yok. Bu anlayışta bir kader veya tabiat söz konusu değildir; bizim de müdahale ettiğimiz bir kültürel miras söz konusudur. Tarihte pek çok grup, bir dönemden diğerine farklı kimliklere bürünmüştür. Örneğin Orta-doğu coğrafyasında yaşayan topluluklar, yönetim ve din değişikliklerini sıkça yaşamıştır. İnsanlar, Ermeni iken Türk veya Kürt ya da Türk iken Ermeni veya Kürt olabilirler. Yurttaşlığa dayalı cumhuriyetçi kimlik anlayışının iddiası da tam budur. İnsanın ulusal kimliğini belirleyen bir köken kimliği yoktur.

- Bu son sözleriniz güncel bazı olaylarla ilişkili görünüyor...

Yurttaşlarımızdan bazılarının kökeninde bir şeyler arama tavrı, cumhuriyete zarar veriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde yurttaşların genel adı ‘Türk’tür, ama bunun arkasında ne Türk, ne Kürt, ne Çerkez, ne Ermeni, ne Müslüman, ne Hıristiyan veya ne de bir başka şey vardır; daha doğrusu bunların hepsi olabilir, fakat ayrıcalık veya dışlama nedeni olmaksızın ve üstelik adı konmadan. Bir cumhuriyette kökene dayalı istatistikler yapılamaz. Yurttaşlığı soydaşlığa üstün tutan cumhuriyetin anlayışı, büyük dinlerin seküler versiyonudur. Farklılıklar, kamusal alana ve hukuk planına yansımaz. Örneğin bir cumhuriyette Türk veya Çerkez veya Ermeni veya Kürt veya Müslüman, Yahudi hakim, savcı, öğretmen, yoktur. Ancak bu görevlerde bulunanlar, söz konusu gruplardan gelmiş olabilirler.

- Türkiye Cumhuriyeti’nin bugününe gelirsek, bu proje ne durumda? Pratikteki sorunlar tersine bir gelişmeye işaret etmiyor mu?

Bu soruya net bir cevap vermek mümkün görünmüyor. Ancak belirli grupların yürüttükleri kimlik siyaseti, bu model ile taban tabana zıt. Çözme iddiasında oldukları sorunlardan çok daha fazla sorun getirmiştir; Amin Malouf’un kitabının adını ‘Öldürücü Kimlikler’ koyması sebepsiz değildir. Kimlik siyaseti, bir arada yaşatmanın değil, ayırmanın yolu olmuştur.
- Peki, neden bu siyaset, bazı aydın ve gruplarca destekleniyor? Bir yanılgı yok mu?

Kimlik arayışları çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Bir kısmı, gruplar arası ilişkilerle ve toplumsal saygınlık arayışıyla ilgilidir. Bazıları ise ulus-devlet modeline karşı çıkan anlayışların ve ayrılıkçı hareketlerin ifadesidir. Bu hareketler, taleplerini daima demokratik hak ve özgürlük adına ortaya koymakta ve tartışma zemini kaymaktadır. Üstelik her toplum kendisi için sosyal bütünleşmeyi hedef seçse de, başka toplumlar için farklılıkları beslemekte, ayrışmayı önermektedir. Özellikle Batı’nın modern demokratik ülkeleri yıllardır bu politikayı izliyor. Ülke içinde bazı alt grupların sosyal adalet, demokratik hak ve özgürlük taleplerine hukuk düzeni içerisinde karşılanabilecek olduğu halde duyarsız kalınması gibi olumsuzluklar mağduriyet ve dışlanma duygusuna yol açmakta ve kendilerini sisteme dahil hissetmeyenleri çoğaltmaktadır. Oysa bu tür talepleri cumhuriyetçi bir anlayış çerçevesinde çözmek mümkündür.

- Bunu Türkiye’nin aktüel sorunlarıyla ilişkilendirebilir miyiz?

Sorunlarımızın bazıları, cumhuriyetin temel felsefesini doğru anlamamaktan kaynaklanıyor. Bir rejimin kuruluş aşamasındaki koşulların dayattığı formüllerin, genel geçer gibi algılanması ve sürdürülmesi gibi bir hatamız var. Pek çok konuda ezberler ve karşı-ezberler var. Türkiye Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Devrimleri, darbeler gibi önemli aşamalardan geçti. Sorunlar, her birinin kendi özel koşulları içinde çözümlenmeye çalışıldı. Bugün, pek çok aydının yaptığı gibi, bu dönemleri günümüz değerleri üzerinden normatif bir gözle değerlendirmek naif bir yaklaşımdır. Sanki cumhuriyet, bir sorunla karşılaştığında istediğini yapma kapasitesine sahipti ve yapacağı şey seçeneklerden birini seçmekti; sanki koşulların hiçbir etkisi yoktu.
Ege Üniversitesi’nin en ‘enteresan’ kimliklerinden biri Edebiyat Fakültesi Sosyal Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuri Bilgin. 6 yıl boyunca fakültenin dekanlığını da yapmış. Yıl 1979 olmalı. Gazetecilik eğitiminden sonra aldığımız sosyoloji programlarında ders anlatımına doyamadığımız genç bir asistandı. ‘Eşya sistemleri ve insan-eşya ilişkilerine’ çok kafa yordu. 1986’da ilk kez bu adla bir kitap yayımladı. 1991’de yayımlanan ‘Yerel Yönetimler İçin Demokratik Bir Model Anlayışı’ kitabı konusunun en iyisi olarak kabul ediliyor. Türk-Ermeni ilişkilerini sorgulayan ‘Baba ve Piç’ kitabının yazarı Elif Şafak’ın da babası. Ezberciliği sevmez. Sınavda sorduğu soruya ezberden karşılık vermek kötü not almak için yeterliydi. Zaten söyleşimiz de ezber dışı oldu.

Kaynak : Akşam | Nedim Atilla- İzmir
 
 

Facebook'ta paylaş   |   Twitter'da paylaş


 | Puan: 10 / 1 Oy | Yazdırılabilir SayfaYazdır

Yorumlar


Henüz Yorum Yazılmamış

Yorum Yazın



KalınİtalikAltçizgiliLink  
Simge Ekle

    

    

    

    







'Büyük Osmanlı Soygunu': 10 maddede Eric Adams davası…
İSTİHAB HADDİ
Türbülans vakaları iklim değişikliği etkisi mi?
Dünyanın gözü kulağı Ortadoğuda: İran-İsrail gerilimi tırmanıyor.
İsrail, Gazze'de yardım konvoyunu hedef aldı: Biri Avustralyalı 7 kişi öldürüldü

TRUMPİST BİR DÜNYADA ERTESİ GÜN
Seküler Yahudiler rahatsız: "İsrail, İran olacak"
Avusturya seçimleri: Aşırı sağ sandıktan birinci çıktı.
Avustralya binlerce vatandaşına Lübnan'ı terk etmelerini tavsiye etti.
New York Belediye Başkanı Türkiye'den rüşvet mi aldı?

Türkiye işçiler için bir cehennem
İkinci Trump dönemi: Küresel ekonomi nasıl etkilenecek?
AB, çoğunluk sağlanamamasına rağmen Çinli elektrikli araçlara ek gümrük vergisini onayladı.
Türkiye'de ekonomi politikaları konkordato ve iflasları patlattı.
Türkiye'de açlık sınırı 20 bin TL'ye dayandı

Türkiye'de Covid-19 salgını yaşam süresini azalttı.
Uzmanlar uyardı: "Uzun yaşayanlardan tavsiye almayın"
Fahri Kiamil
İki annenin başlattığı akıllı telefon karşıtı hareket çığ gibi büyüdü
Afganistan'da onlarca arkeolojik alan buldozerle yıkılarak yağmaya açıldı.

"İNEK BAYRAMI" ekitap
Dünya tarihini şekillendiren 6 içecek türü
Taş Kağıt Makas Oyunu (Jan Ken Pon)
"DUHOK KONUŞUYOR" ekitap
ENTERNASYONAL

Tokyo’dan Hasanlar’a, Kudüs’te bir mahkemeden bizim buralara…
“KADERİMİZ DIŞARDAN YAZILAMAZ - DIŞARI KADERİ BELİRLEYEMEZ…”
Niyetime İlham
KİBİRLİ GÜÇ ZEHİR - ERDEMLİ BİLİM PANZEHİR
KARARLILIK - KİŞİSEL ALTYAPI

Yarasaların azalmasıyla bebek ölümlerinin ilişkili olduğu ortaya çıktı.
AB İklim İzleme Servisi: 2024 yazı kaydedilen en sıcak yaz oldu.
Akdeniz'deki yaşam yok oluşun eşiğine gelmiş.
Su üzerindeki iklim değişikliği baskısı Türkiye'yi su fakiri olmaya sürüklüyor.
Türkiye ve Yunanistan'daki kültürel miras alanlarının en az üçte biri yükselen deniz seviyesinin tehdidi altında.

Türkiye, kişisel verileri en çok sızdırılan 19.ülke
Apple otomobili ABD'de üretime bir adım daha yaklaştı.
Yaşgünün Kutlu Olsun James Webb Uzay Teleskobu
Su ve deterjan olmadan çalışan bir çamaşır makinesi
Akıl okuyabilen robot tasarladılar

İncil'de sözü edilen mistik ağaç 1000 yıllık tohumla yeniden yetiştirildi.
Karıncaların 66 milyon yıldır tarım yaptığı ortaya çıktı.
Antik Mısır'daki popüler masa oyununun şaşırtıcı kökenleri ortaya çıktı.
At binmenin kökenine dair ezber bozuldu.
Stephen Hawking'in ünlü paradoksu çözülmüş olabilir: Kara delikler aslında yok mu?

2023 yılında Türkye’de çocukların cinsel istismarı hakkında 40.000'den fazla dosya açıldı.
Çalışanların geliri son 20 yılda azaldı.
Türkiye’den göç eden Türklerin sayısında 5 yılda %243 artış
BM: Dünya nüfusu 2084'ten itibaren gerileyecek
Dünya nüfusunun ruh sağlığı giderek bozuluyor

Madeleine Riffaud est partie
GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER
JOYCE BLAU, 18 Mart 1932-24 Ekim 2024
HIZLANAN TARİH
DERTLİ-MİR-DÖNE

Nereden Geldi Nereye Gidiyor
Atamın Sözleri
Cumhuriyet 101 Yaşında
Kadın ve Erkek
MAZRUF

Mimar Sinan: Bir Dehanın Yükselişi ve Osmanlı Mimarisinin Zirvesi
İskandinav Göçleri ve Vikinglerin Avrupa Üzerindeki Etkisi
Hümanizm Nedir?
Osmanlı’da kahve kültürü, Osmanlı’da kahve isimleri..
Amerika’da Ayrımcı Politikalar ve Siyahi Mücadele Tarihi


kose yazarlari En Cok Okunanlar
Son 30 günde en çok okunanlar
En Cok Okunanlar










Basa git