Günümüzde egemen olan merkez bankacılığı anlayışının enflasyonu parasal bir olgu olarak kabul eden, enflasyona karşı mücadelede parasal genişlemeleri tam olarak kontrol eden merkez bankasının bağımsızlığını en uygun kurumsal çözüm olarak tanımlayan ve fiyat istikrarının toplumun genelinin çıkarına olan apolitik bir ekonomik politika tercihi olduğunu vurgulayan parasalcı iktisat görüşü çerçevesinde tanımlandığı vurgulanmıştı.
Bu görüşe göre, para miktarındaki dalgalanmalar başta enflasyon olmak üzere ekonomik göstergelerdeki dalgalanmaların temel kaynağı olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, ekonomik politikaların temel amacı fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi olarak tanımlanmıştır. Bu görüşün temel varsayımı para arzındaki artışların merkez bankası tarafından belirlendiğidir. Buna paralel olarak para arzının siyasi otoriteden bağımsızlaştırılarak apolitize olmuş merkez bankaları tarafından yönetilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu sayede, ulusal refahın fiyat istikrarı aracılığıyla artırılacağı genel kabul görmüştür. Gerek uluslararası kurumlar gerekse akademik çalışmalarla bu yöndeki teorik ve ampirik bulgular egemen neoliberal söylemin içinde güçlü bir şekilde konumlandırılmış ve bağımsızlık, saydamlık, hesap verebilirlik ve enflasyon hedeflemesi uygulamalarını içeren merkez bankacılığı pratiğine yansıtılmıştır.
Ancak, neoliberal iktisadi okumaya dayalı bu merkez bankacılığının gerek teorik gerekse ampirik temelden yoksun olduğu yönünde görüşler de mevcuttur. Gerçektende ulusal para arzının kontrolü günümüzde merkez bankalarının tam olarak kontrolünde değildir. Örneğin, bankacılık sektörünün kredi yaratım mekanizması yoluyla ve/veya kısa vadeli sermaye girişlerinin merkez bankası bilançosundaki etkileriyle de parasal genişleme görülebilir. Ayrıca, temel varsayımın aksine, enflasyonun tek kaynağının parasal genişleme olmadığı görülmektedir: Türkiye örneğinde de zaman zaman görüldüğü gibi ulusal paranın değer yitirmesinin ardından ithalatın pahalılaşması, işlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışları, ham petrol gibi emtia fiyatlarının uluslararası piyasalarda hızlı artışının yurtiçi enerji fiyatlarını artırması gibi unsurlar enflasyonun ardındaki temel nedenler olabilir. Diğer bir ifadeyle, bağımsızlık, hesap verebilirlik, saydamlık ve enflasyon hedeflemesi gibi uygulamalara dayanan merkez bankacılığının enflasyonla mücadelede başarılı olacağı varsayımına dayanarak kurgulanan egemen anlayış enflasyona etki eden önemli pek çok unsuru dışarıda bırakmaktadır. Son olarak, fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi yönünde yapılan ekonomi politikası tercihleri sadece ekonomik değil aynı zamanda bölüşüm sonuçları da olan politik bir tercihtir. İşsizlik yerine fiyat istikrarı lehine yapılan ekonomi politikası tercihi temelde finansal sermayenin ekonomik çıkarını yansıtmaktadır.